‘Sivil Toplum İhtiyaç ve Motivasyon Araştırması’ raporuna göre, sivil toplum çalışanı kadınların yüzde 55.2’si erkeklere göre daha fazla stresli hissediyor. Kadın hareketi üzerinde artan baskı, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ve toplu yürüyüşlere yönelik şiddet, kadınlarda yükselen kaygıyı açıklayabilecek gelişmeler. Ayrıca kadınlar, erkeklere kıyasla, sivil toplumun gücüne daha fazla inanıyor.
Sivil Toplum ve Medya Çalışmaları Derneği’nin, Sivil Toplumun Geleceği Projesi kapsamında hazırladığı ‘Sivil Toplum İhtiyaç ve Motivasyon Araştırması’ raporu, Türkiye’nin dört bir yanında, farklı alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşlarındaki (STK) kadınların, sivil toplumla ilgili görüş ve beklentilerini ortaya koyuyor.
Rapora göre, sivil toplum faaliyetleri sırasında kadınlar daha fazla stres hissediyor; yüzde 55.2’si, orta veya yüksek seviyede stres hissettiğini belirtiyor. Raporun, kapsamı ve yöntemi açısından mevcut durumu ortaya koyan önemli bir çalışma olduğunu söyleyen proje uzmanı Emine Uçak, “Kadın hareketi üzerinde artan baskı, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ve toplu yürüyüşlere yönelik polis şiddeti kadınlarda yükselen kaygıyı açıklayabilecek gelişmeler” diyor.
KADINLAR DAHA ÇOK “BASKI VAR” DİYOR
Sivil toplum faaliyetlerinin toplum üzerindeki etkisi konusunda sivil toplumu etkili görenlerin oranı kadınlarda yüzde 41.8. Etkisiz görenler yüzde 15.2’de kalıyor. Bu oranlar erkeklerde yüzde 26.9 ve yüzde 31.3. Sivil toplumun gelecekteki etkisi konusunda kadınlar yine iyimser ve bunun oranı yüzde 35.2. Bu oran erkeklerde yüzde 24.2’ye düşüyor. STK’lara yönelik baskı ve engelleme konusunda katılımcılar ikiye bölünürken, yüzde 53.8’lik çoğunluk baskı olmadığını düşünüyor.
Araştırmanın analisti, siyaset bilimci Nezih Onur Kuru ise OHAL ve sonrasında baskı ve engellerin mevcut olduğunu söyleyenlerin çoğunlukta olması beklentisinden farklı bir tablo olduğunun altını çiziyor: “Siyasi mücadeleden ve baskıdan uzak alanlardaki kuruluşların ağırlığı bu sonuçta rol oynamış görünüyor. Baskı ve engellemeler konusunda aktivist mücadele gerektiren ve hükümet baskısına daha çok maruz kalan savunucu grup hariç, tüm gruplarda baskı yok, diyenler çoğunlukta. Seküler kurumlarda çalışanlarda baskı olduğunu düşünenler yüzde 50’yi aşsa da baskı ve engel yok, diyenlerin yüzde 47.5’i bulduğu not edilmeli. Ancak kadınlarda, gençlerde, eğitim düzeyi daha yüksek olanlarda baskı ve engellerin var olduğunu söyleyenler daha yüksek.”
SİVİL TOPLUM KENDİ İÇİNDE DE DEMOKRATİKLEŞMELİ
Sivil toplumun kendi içinde de demokratikleşmesi, kapsayıcılığının ve karar mekanizmalarının genişlemesi kritik. Özellikle gençlerin sivil alanda gelecek görmesi açısından bunlar hayati önem taşıyor.
Sivil toplum kuruluşlarının mevcut durumunu tüm yönleriyle değerlendiren raporda, hemşehri derneklerinden meslek örgütlerine, hayır kurumlarından siyasi yönelimli derneklere kadar, 79 ildeki 552 sivil toplum kuruluşunun üyeleri, ayrıca kanaat önderleri ve siyasi aktörlerin görüşlerine yer veriliyor. Raporun amacı, sivil toplumun sorunlarının saptanması, kapasitenin geliştirilmesi, etki gücünün artırılması, farkındalık yaratılması ve çözümlerle birlikte gelecek perspektifi sunulması.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın