SABANCI VAKFI’NIN 14. ULUSLARARASI FİLANTROPİ SEMİNERİ “PANDEMİ SONRASI DÜNYADA FİLANTROPİNİN ROLÜ” KONUSUNA ODAKLANARAK GELECEĞE IŞIK TUTTU
-GÜLER SABANCI: “PANDEMİNİN ZOR KAZANILAN DERSLERİNİN HERKES İÇİN DAHA EŞİT BİR GELECEĞE ULAŞMAK ADINA ÖNEMLİ BİR FIRSAT OLDUĞUNUN FARKINA VARMALIYIZ. ÖZELLİKLE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, YARATTIĞI OLUMSUZ ETKİLERLE BÜTÜN EŞİTSİZLİKLERİ ARTIRIYOR. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELE TÜM VAKIFLARIN STRATEJİSİNİN BİR PARÇASI OLMALI” DEDİ.
Sabancı Vakfı’nın sivil toplum, özel sektör ve kamu temsilcilerini uluslararası uzmanlarla buluşturan Uluslararası Filantropi Semineri, 14. yılında filantropinin pandemi sonrası dönemdeki rolünü ve yönelebileceği yeni yaklaşımları mercek altına aldı. Tüm dünya pandemi ve afetlerle dolu zor bir dönemden geçerken hangi konuların daha fazla önem kazandığı, nerelerde yeni mücadele alanlarının ortaya çıktığından hareketle bu yıl, ‘Pandemi Sonrası Dünyada Filantropinin Rolü’ başlığında gerçekleşen seminer, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ev sahipliğinde 14 Aralık Salı günü Sabancı Vakfı’nın YouTube hesabında yayınlandı.
Gerçekleştirdiği açılış konuşmasında, rol ve sorumlulukların yeniden sorgulandığı bu dönemde Filantropi Semineri’nin başlığını da ‘Pandemi Sonrası Dünyada Filantropinin Rolü’ olarak belirlediklerini aktaran Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Bu yılki seminerimizde, geçtiğimiz iki yıl yaşadıklarımız ışığında filantropi alanında hangi konuların daha fazla önem kazandığını, yeni mücadele alanlarını ve filantropinin yönelebileceği yeni yaklaşımları mercek altına almak istedik. Pandeminin zor kazanılan derslerinin herkes için daha eşit bir geleceğe ulaşmak adına önemli bir fırsat olduğunun farkına varmalıyız. Dünya böylesine bir hızla değişirken filantropinin etkisini artırabilmesinin anahtarı, hedef kitlesinin sorun ve ihtiyaçları yakından takip etmesinden geçiyor. Hayalini kurduğumuz adil, kapsayıcı dünya ile bugünümüz arasındaki fark büyüyor. Bu uçurumu kapatmada filantropiye büyük rol düşüyor.” dedi
Güler Sabancı konuşmasında iklim değişikliğinin hayatlarımızda yarattığı yıkıcı etkiye de değindi: “Özellikle iklim değişikliği yarattığı olumsuz etkilerle bütün eşitsizlikleri artırıyor. Ve yakın bir zamanda gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda da gördüğümüz üzere ülkelerin alışılagelen modellerle hareket etmesi yeterli değil. Yeni modeller tasarlamak ve uluslararası iş birliklerini arttırmak daha fazla önem kazanıyor. Bununla birlikte yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre, tüm aciliyetine rağmen dünyada filantropinin iklim krizine ayırdığı fon sadece yüzde 2 oranında görünüyor. Bu oran yeterli değil ve bizim gibi vakıfların odağına iklim konusunu alması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. İklim değişikliğiyle mücadele tüm vakıfların stratejisinin bir parçası olmalı.”
“Filantropi alanı pandemi ve afetlerden neler öğrendi ve önceliklerini nasıl güncelledi?”, “Yeni normalde bizi nasıl bir dünya bekliyor?”, “İklim krizi ve afet yönetimi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele ve nitelikli eğitime erişim gibi hangi alanlar öncelik kazanacak?” gibi soruların konuşulduğu seminerde, Avrupa Vakıflar Merkezi’nin ilk kadın başkanı Delphine Moralis ile Güney Afrikalı insan hakları savunucusu ve Greenpeace’in eski uluslararası yöneticisi Kumi Naidoo ana konuşmacılar oldu.
Açılış konuşmasında kriz zamanlarında filantropinin sorumlulukları ve filantropinin gelecek ile ilişkisine dikkat çeken Kumi Naidoo, “Aynı anda birden fazla sorunun bir araya geldiğini gördüğümüz, krizlerin üst üste geldiği bir dönemdeyiz. İklim krizi, eşitlik krizi, devam eden sistematik ırkçılık krizi, cinsiyet eşitsizliği krizi gibi... Feminist hareketin onlarca yıl önce kesişimselliğe duyulan ihtiyaçtan bahsettiklerini ve bize kattıklarını unutmamalıyız. Filantropide yapılması gereken şeylerden biri de aslında en kesişimsel şekilde hareket etmek ve farklı konuları birbirine bağlamayı sağlamaktır. Çünkü hem genel bağlamda sivil toplum hem de özel olarak filantropi ile ilgili sorunlardan biri, hala çok izole bir zihniyet içinde faaliyet gösteriyor olmamız. Daha iyiye gidiyoruz ama gidecek daha çok yolumuz olduğuna inanıyorum” dedi.
Serdar Kuzuloğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen seminerde açılış konuşmasının ardından gerçekleşen panelde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’, ‘İklim Krizi/Afet Yönetimi’, ‘Nitelikli Eğitim’ konularına değinildi.
İklim krizi/afet yönetimi başlığında Amerika’da bulunan Center for Disaster Philanthropy’nin Başkanı Patricia McIlreavy konuştu. Birleşmiş Milletler ajansları ve NATO’nun da dahil olduğu çeşitli kuruluşlarda insani yardım alanında 17 yılı aşkın süre çalışan McIlreavy, kriz ve afet zamanlarında filantropinin ne anlama geldiğinden, amacından ve rolünden bahsetti. Gelecek krizlerde alınması gereken önlemleri vurguladı.
Toplumsal cinsiyet konusunda önemli fikirler sunan OECD Kalkınma Merkezi Toplumsal Cinsiyet Birimi Başkanı Bathylle Missika, yakın zamanda çıkardıkları rapordan ve rapordaki çarpıcı verilerden bahsetti. Özellikle filantropide toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarına ayrılan fonun yüzde 1 kadar az olduğuna dikkat çekti.
Nitelikli eğitim konusunda da eğitim, gelişmekte olan ülkelerde kız çocuklarının eğitimi ve iklim krizi alanında uzman araştırmacı ve aynı zamanda da ‘What Works in Girls’ Education: Evidence for the World’s Best Investment’ adlı kitabın yazarı Christina Kwauk panelist olarak yer aldı. Kwauk da konuşmasında dünyada yaşanan eğitim sorunlarından, değişmesi gereken eğitim politikalardan ve eğitim sisteminin değişen çağa adapte olmasının öneminden bahsetti. Özellikle pandemi sonrası kız çocuklarının oğlan çocuklarına göre okulu bırakma oranlarında kritik farkların olduğunun altını çizdi.
Kapanış konuşmasını yapan bir diğer ana konuşmacı Avrupa Vakıflar Merkezi Başkanı Delphine Moralis ise “Günümüz topluluklarının karşılaştıkları zorluklar, tek bir ülke veya tek bir sektörce çözülemeyecek kadar büyük ve karmaşıklar. Bu bağlamda da filantropi mütevazı, ancak bir o kadar da meseleyle bağlantılı ve eşsiz bir role sahip. Filantropinin kriz anında tepkisinin bir göstergesi olan iki araştırmadan yaptığımız çıkarımlara bakacak olursak, her iki araştırmanın sonuçları da filantropinin krizlerle mücadelede iş birliğinin ne kadar önemli olduğunu göstermekteydi. Yani her vakfın, sektörün çeşitliliği ile bağlı olarak buna kendi yöntemleriyle yanıt verdiğini anlamak önemli. İş birliği ise verilen bu farklı yanıtların kalbinde yatan şeydi” dedi.
Aldıkları fonlarla çocukların eğitimini destekleyen Masala Kids Africana da seminerde
Seminerde ayrıca dünyada ailesini yitirmiş çocuk sayısının en fazla olduğu ülke olan Uganda’da 2 yaş ve üzeri Afrikalı çocuklardan oluşan bir müzik grubu olan Masaka Kids Africana da sahne aldı. Birçoğu, savaş, kıtlık ve hastalık sebebiyle ebeveynlerinden birini veya her ikisini de kaybetmiş durumda olan çocuklardan oluşan müzik grubu müziği sosyal değişim için bir araç olarak kullanıyor. Aldıkları fonlarla çocukların eğitimini destekliyor.
Yorum Yazın