Meme kanseri teşhisinin, birçok kanser teşhisinde olduğu gibi, şok, inkâr, korku, endişe, öfke ve üzüntü gibi yoğun duygusal tepkilere neden olabildiğini kaydeden uzmanlar, tedavi süreçlerinin, fiziksel olarak zorlu olduğu kadar psikolojik olarak da zorlayıcı olduğunu söylüyor. Aile ve arkadaş desteğinin, bu süreçte kadınların duygusal sağlığı için çok önemli olduğunu da vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Yakın çevredeki kişiler, kanserle mücadele eden kadının bağımsızlık duygusunu korumasına özen göstermelidir. Destekleyici bir ortam, kişilerin daha güçlü hissetmelerini sağlayabilir ve iyileşme süreçlerini pozitif yönde etkileyebilir.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, 1-31 Ekim Ayı Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı dolayısıyla meme kanseri teşhisi alan kadınların duygusal ve psikolojik tepkilerini değerlendirdi.
Meme kanseri teşhisi yoğun duygusal tepkilere neden olabiliyor
Meme kanseri teşhisinin, birçok kanser teşhisinde olduğu gibi, şok, inkâr, korku, endişe, öfke ve üzüntü gibi yoğun duygusal tepkilere neden olabildiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Kadınlar, sağlıklarının tehdit altında olması ve hayatta kalma endişesiyle başa çıkmaya çalışırken, aynı zamanda bedenlerine yönelik kaygılar yaşayabilirler. Bu durum, özellikle tedavi süreci hakkında bilgi sahibi olmadıklarında belirsizlik hissini daha da artırabilir. Bu tepkiler oldukça normaldir ve her kadının kendi bireysel özelliklerine ve yaşam deneyimlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.” dedi.
Meme kanserindeki tedavi süreçleri psikolojik olarak da zorlayıcı!
Meme kanserinde tedavi süreçlerinin, fiziksel olarak zorlu olduğu kadar psikolojik olarak da zorlayıcı olduğunu anlatan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Cerrahi operasyonlar, kadınların beden imajında ciddi değişikliklere yol açabilir. Kemoterapi ve radyoterapi, yorgunluk, saç dökülmesi, kilo değişimleri gibi fiziksel yan etkiler nedeniyle kendine güveni ve kadınlık algısını olumsuz etkileyebilir. Tedavi sürecinde, kadınlar bedenlerine karşı yabancılaşma, kendilerini eksik veya yetersiz hissetme gibi duygular yaşayabilirler. Bu durum, bazı kadınlarda depresyon ve anksiyete riskini artırabilir.” diye konuştu.
Duygusal olarak süreci konuşmak duyguları ifade etmek için yararlı
Tedavi sürecinde en önemli noktanın belirsizlik ile baş edebilmek olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, şöyle devam etti:
“Hastalık hakkında kişinin kendi tedavi ekibinden bilgi alması gerekir. Gerçekçi fakat pozitivist bir süreç yürütmek önemlidir. Çünkü olaya çok realistik bakmak kişinin kendisi için zorlayıcı olacaktır. Önemli olan kontrollü bir süreç olduğunu hissetmek ve güveni sağlamaktır. Bu süre zarfında hastalık öğrenildikten sonra, hayatı 2 evrede ele almak önemlidir, kontrol edilebilenler ve kontrol edilemeyenler olmak üzere. Kontrol edilebilen alanlar arasına, bir terapist ile seanslara başlamak, öz bakıma özen göstermek, kendine şefkat göstermek, spor yapmak gibi birçok aktiviteyi ekleyebiliriz. Duygusal olarak bu süreci konuşmak, destek gruplarına katılmak veya bir terapistle çalışmak, duyguları ifade etmek ve anlamak için yararlıdır.”
Aile ve arkadaş desteğiyle hastaların kaygı ve yalnızlık hisleri azalabilir
Aile ve arkadaş desteğinin, bu süreçte kadınların duygusal sağlığı için çok önemli olduğunu da vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Yakın çevre, şefkat, anlayış ve pozitif bir tutumla yanlarında olduklarını gösterdiğinde, hastaların kaygı ve yalnızlık hisleri azalabilir. Bu desteğin biçimi, ihtiyaç duyulduğunda sadece dinlemekten, günlük işlerde yardımcı olmaya kadar çeşitlilik gösterebilir. Yakın çevredeki kişiler, kanserle mücadele eden kadının bağımsızlık duygusunu korumasına da özen göstermelidir. Destekleyici bir ortam, kişilerin daha güçlü hissetmelerini sağlayabilir ve iyileşme süreçlerini pozitif yönde etkileyebilir.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın