Sosyal medya, iletişim alışkanlıklarının dönüşümüne imkan sağlayan bir araç olarak günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sosyal medyada enformasyon iletiminin her saniye müthiş bir hızla gerçekleştiğine dikkat çeken uzmanlar, bilgilerin her insan tarafından farklı şekilde algılanarak aktarılabildiğini ve bu noktada da medya okuryazarlığı kavramının ortaya çıktığını ifade ediyor. Covid-19 salgını ile birlikte dijital sağlık okuryazarlığının gündeme geldiğini vurgulayan uzmanlar, gerek bilgi algılanmasında gerekse dijital ortamlarda bilgi paylaşımında doğru adımlar atabilmek için medya okuryazarlığı becerilerinin kazanılmasını tavsiye ediyor. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, sosyal medya mecralarının yayılması ve ortaya çıkan bilgi kirliliğine karşı edinilmesi gereken medya okuryazarlığı ile ilgili değerlendirmelerde ve tavsiyelerde bulundu. Sosyal medya yaşamın ayrılmaz bir parçası oldu Sosyal medyanın günümüz iletişim alışkanlıklarının dönüşümüne imkan sağlayan bir araç olarak günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirten Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Her geçen gün eklenen yeni özellikleri ile yediden yetmişe herkesin ilgisini çeken sosyal medyada değişen tarzlarda kullanım söz konusu. Bilgi alışverişi, haber takibi, eğitim amaçlı kullanımın yanında, akıllı telefonların sağladığı pek çok özellikler ile eğlenceli fotoğraf ya da videolar oluşturup paylaşma, insanların hayatlarındaki gelişmeleri, olayları yazılı, görsel, emojisel olarak diğerlerine duyurma, iş amaçlı kullanım, oyun oynama, eğlence ve mizahi amaçlarla kullanım ve daha onlarca özellik sosyal medyanın sunduğu imkanlar arasında yer alıyor.” dedi. Farklı varyasyonlarla medya okuryazarlığı kavramı oluştu Ünal, sosyal medyada devasa boyutlarda veri depolandığını ve enformasyon iletiminin her saniye müthiş bir hızla gerçekleştiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Küresel boyutlarda dolaşan enformasyon akışı içerisinde çeşitli konularda kişilerin paylaşımları dolaşıma giriyor. Görülen olaylar ve durumlar anlık olarak sosyal medya mecralarına yansıyor. Söz konusu yansımalar, kişilerin geçmiş deneyimleri ile şekillenen algılarına göre oluşuyor. Yani bir konuya bir kişinin verdiği anlam ve bu doğrultudaki ifade şekli diğer kişinin algısıyla aynı olmayabilir. Diğer yandan, ön yargılar da devreye girdiğinde, bir olayı kişiler istedikleri şekillerde çeşitli varyasyonlarda anlatabiliyor. Bu anlatımlar bir konu hakkında çeşitli bilgileri ortaya çıkarıyor ve bu da sosyal medyadaki paylaşımlara yansıyor. Bu gibi durumlarda ne yapılması gerektiği düşünüldüğünde medya okuryazarlığı devreye giriyor. Medya okuryazarlığı kavramı daha sonra çeşitli varyasyonlarla da karşımıza çıktı. Yeni medya okuryazarlığı, sosyal medya okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, dijital sağlık okuryazarlığı varyasyonlarının aslında belirli çekirdek becerilere dayandığı söylenebilir. Fakat farklı amaçlarla genişletildiğinde farklı kavramların daha spesifik ihtiyaçlara yönelik becerileri ifade ettiğini söyleyebiliriz.” Pandemi ile dijital sağlık okuryazarlığı gündeme geldi Özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte sağlık haberciliğinin önem kazandığına dikkat çeken Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Dijital platformlarda herkesin salgın ve aşı konularında farklı bilgileri paylaşması dijital sağlık okuryazarlığını gündeme getirdi. Resmi kurum, kuruluşlar ve açıklama yapmaya yetkili kişilerin verdikleri bilgilerin yanı sıra vatandaşların da fikirlerini kendi algılarıyla birleştirerek paylaşması ve diğer kullanıcılar tarafından beğenilerek, tekrar paylaşım yapılarak yayılması farklı bilgilerin dolaşımına sebep oldu. Bu noktada da kafa karışıklığı meydana geldi. Yine bu noktada dijital sağlık okuryazarlığı becerileri, sağlık özelindeki doğru bilginin ne şekilde sağlanacağını ve yapılması gerekenleri bize anlatıyor.” diye konuştu. Medya okuryazarlığı becerileri dikkat gerektiriyor Medya okuryazarlığı ile sosyal medya gibi yeni medya ortamlarında dolaşıma giren bilgilerin doğruluğundan, nasıl paylaşım yapabileceğine kadar pek çok becerinin kazanılabileceğini vurgulayan Ünal, “Bahsedilen oldukça işlevsel çekirdek beceriler, sadece biraz dikkat gerektiriyor. Bu beceriler, sadece sağlık özelindeki bilgi paylaşımlarında değil, sosyal medya gibi tüm çevrimiçi platformlardaki çeşitli konuların ele alındığı paylaşımlarda uygulanırsa bilinçli kullanıma katkıda bulunulabilir.” dedi. Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, medya okuryazarlığı becerilerini şöyle sıraladı: - Bilgiyi çeşitli kaynaklardan doğrulamak: Bir bilgi karşımıza çıktığında bu bilgiyi farklı mecralardan doğrulayabiliriz. Örneğin, sosyal medyada o konuyla ilgili başka bir paylaşımın olup olmadığı, tarayıcıda arama yapıldığında o konuda bilgi karşımıza çıkıp çıkmadığı teyit edilebilir. - Bilgiyi doğrulamadan paylaşmamak: Karşımıza tam da bizim düşüncemize uygun bir paylaşım çıkabilir, fakat bu paylaşım başka kurum, kuruluşları ya da kişileri içeriyorsa doğru olup olmadığı teyit edilmeden paylaşılmamalı. Son zamanlarda çarpıtma haberlerde olduğu gibi kişileri zor durumda bırakacak türden haberlerin, o kişiler tarafından doğrulanmadığı sürece ‘beğeni’, ‘tekrar paylaş’, ‘yorum’ özellikleri ile yayılmasına katkıda bulunmamalıyız. - Sahte hesaplardan korunmak: Sahte hesap ya da trol hesap denilen hesaplardan yayılan dezenformasyonlar gerçek olarak algılanabiliyor. Özellikle bu hesapları dikkate almadan yolumuza devam etmeliyiz. Bu hesapları anlayabilmek için açılış tarihinin yeni olması, hesap adında harf eksiği, harf fazlası, gelişigüzel rakamların yer alması, anonim profil resimleri, başka bir sosyal medya mecrasında hesabının bulunmaması gibi birkaç ipucu var. Bu hesaplar takip listesinden çıkartılabilir. - Resmi kurum, kuruluş ve kişileri takip etmek: Pek çok bilginin resmi kanallardan teyit edilebilmesi için resmi kurum, kuruluş ve yetkili kişilerin hesapları takip edilebilir. - Çarpıtma haberlere tepkimizi ayarlamak: Sosyal medyada çarpıtma haberler bilinçli olarak yapılıyor. Bu da kişileri ve kurumları linç etmeye kişileri teşvik ediyor. Bu durumlarda paylaşımın hedefini oluşturan kişilerden açıklama gelmesini beklemek ve sakin kalmak önemlidir. Burada empati becerisi kullanılarak aynı durumla karşılaşılabileceği unutulmamalı. - Duygusal yayılımı bilmek: Tıpkı gerçek sosyal ortamlarda olduğu gibi sosyal medyada da kişiler paylaşımları aracılığıyla birbirinin duygu durumunu etkileyebiliyor. Yapılan bilimsel deney ve araştırmalar sonucunda paylaşımların ‘arkadaş’, ‘arkadaşın arkadaşı’ ve ‘onun arkadaşı’ olmak üzere üç dereceye kadar duygularda güçlü etki gösterdiği biliniyor. Küresel yayılım düşünüldüğünde, olumsuz bir duygu barındıran paylaşımın duygusal bulaşma ile geniş kitlelere yayılacağı bilinerek paylaşımlara yansıtılmaması bilinçlilik açısından önemli bir beceridir. - Etik kurallara uymak: Özellikle eğlence ve mizah amaçlı kullanımlarda kişilerin izinsiz videolarının çekilmesi, paylaşılması kimlik bilgilerini ortaya çıkartacağı için kişinin sosyal konumuna zarar verebilir. Yalan habere başvurmak ve onu yaymak da yine bir başkasını bireysel ve toplumsal olarak olumsuz etkilere maruz bırakacaktır. Etik kurallar çerçevesinde, kişilere zarar vermeden sosyal medyayı kullanmak bir vatandaşlık görevi olarak bilinmelidir. Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Sosyal medya, iletişim alışkanlıklarının dönüşümüne imkan sağlayan bir araç olarak günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sosyal medyada enformasyon iletiminin her saniye müthiş bir hızla gerçekleştiğine dikkat çeken uzmanlar, bilgilerin her insan tarafından farklı şekilde algılanarak aktarılabildiğini ve bu noktada da medya okuryazarlığı kavramının ortaya çıktığını ifade ediyor. Covid-19 salgını ile birlikte dijital sağlık okuryazarlığının gündeme geldiğini vurgulayan uzmanlar, gerek bilgi algılanmasında gerekse dijital ortamlarda bilgi paylaşımında doğru adımlar atabilmek için medya okuryazarlığı becerilerinin kazanılmasını tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, sosyal medya mecralarının yayılması ve ortaya çıkan bilgi kirliliğine karşı edinilmesi gereken medya okuryazarlığı ile ilgili değerlendirmelerde ve tavsiyelerde bulundu.
Sosyal medya yaşamın ayrılmaz bir parçası oldu
Sosyal medyanın günümüz iletişim alışkanlıklarının dönüşümüne imkan sağlayan bir araç olarak günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirten Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Her geçen gün eklenen yeni özellikleri ile yediden yetmişe herkesin ilgisini çeken sosyal medyada değişen tarzlarda kullanım söz konusu. Bilgi alışverişi, haber takibi, eğitim amaçlı kullanımın yanında, akıllı telefonların sağladığı pek çok özellikler ile eğlenceli fotoğraf ya da videolar oluşturup paylaşma, insanların hayatlarındaki gelişmeleri, olayları yazılı, görsel, emojisel olarak diğerlerine duyurma, iş amaçlı kullanım, oyun oynama, eğlence ve mizahi amaçlarla kullanım ve daha onlarca özellik sosyal medyanın sunduğu imkanlar arasında yer alıyor.” dedi.
Farklı varyasyonlarla medya okuryazarlığı kavramı oluştu
Ünal, sosyal medyada devasa boyutlarda veri depolandığını ve enformasyon iletiminin her saniye müthiş bir hızla gerçekleştiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Küresel boyutlarda dolaşan enformasyon akışı içerisinde çeşitli konularda kişilerin paylaşımları dolaşıma giriyor. Görülen olaylar ve durumlar anlık olarak sosyal medya mecralarına yansıyor. Söz konusu yansımalar, kişilerin geçmiş deneyimleri ile şekillenen algılarına göre oluşuyor. Yani bir konuya bir kişinin verdiği anlam ve bu doğrultudaki ifade şekli diğer kişinin algısıyla aynı olmayabilir. Diğer yandan, ön yargılar da devreye girdiğinde, bir olayı kişiler istedikleri şekillerde çeşitli varyasyonlarda anlatabiliyor. Bu anlatımlar bir konu hakkında çeşitli bilgileri ortaya çıkarıyor ve bu da sosyal medyadaki paylaşımlara yansıyor. Bu gibi durumlarda ne yapılması gerektiği düşünüldüğünde medya okuryazarlığı devreye giriyor. Medya okuryazarlığı kavramı daha sonra çeşitli varyasyonlarla da karşımıza çıktı. Yeni medya okuryazarlığı, sosyal medya okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, dijital sağlık okuryazarlığı varyasyonlarının aslında belirli çekirdek becerilere dayandığı söylenebilir. Fakat farklı amaçlarla genişletildiğinde farklı kavramların daha spesifik ihtiyaçlara yönelik becerileri ifade ettiğini söyleyebiliriz.”
Pandemi ile dijital sağlık okuryazarlığı gündeme geldi
Özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte sağlık haberciliğinin önem kazandığına dikkat çeken Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Dijital platformlarda herkesin salgın ve aşı konularında farklı bilgileri paylaşması dijital sağlık okuryazarlığını gündeme getirdi. Resmi kurum, kuruluşlar ve açıklama yapmaya yetkili kişilerin verdikleri bilgilerin yanı sıra vatandaşların da fikirlerini kendi algılarıyla birleştirerek paylaşması ve diğer kullanıcılar tarafından beğenilerek, tekrar paylaşım yapılarak yayılması farklı bilgilerin dolaşımına sebep oldu. Bu noktada da kafa karışıklığı meydana geldi. Yine bu noktada dijital sağlık okuryazarlığı becerileri, sağlık özelindeki doğru bilginin ne şekilde sağlanacağını ve yapılması gerekenleri bize anlatıyor.” diye konuştu.
Medya okuryazarlığı becerileri dikkat gerektiriyor
Medya okuryazarlığı ile sosyal medya gibi yeni medya ortamlarında dolaşıma giren bilgilerin doğruluğundan, nasıl paylaşım yapabileceğine kadar pek çok becerinin kazanılabileceğini vurgulayan Ünal, “Bahsedilen oldukça işlevsel çekirdek beceriler, sadece biraz dikkat gerektiriyor. Bu beceriler, sadece sağlık özelindeki bilgi paylaşımlarında değil, sosyal medya gibi tüm çevrimiçi platformlardaki çeşitli konuların ele alındığı paylaşımlarda uygulanırsa bilinçli kullanıma katkıda bulunulabilir.” dedi.
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, medya okuryazarlığı becerilerini şöyle sıraladı:
- Bilgiyi çeşitli kaynaklardan doğrulamak: Bir bilgi karşımıza çıktığında bu bilgiyi farklı mecralardan doğrulayabiliriz. Örneğin, sosyal medyada o konuyla ilgili başka bir paylaşımın olup olmadığı, tarayıcıda arama yapıldığında o konuda bilgi karşımıza çıkıp çıkmadığı teyit edilebilir.
- Bilgiyi doğrulamadan paylaşmamak: Karşımıza tam da bizim düşüncemize uygun bir paylaşım çıkabilir, fakat bu paylaşım başka kurum, kuruluşları ya da kişileri içeriyorsa doğru olup olmadığı teyit edilmeden paylaşılmamalı. Son zamanlarda çarpıtma haberlerde olduğu gibi kişileri zor durumda bırakacak türden haberlerin, o kişiler tarafından doğrulanmadığı sürece ‘beğeni’, ‘tekrar paylaş’, ‘yorum’ özellikleri ile yayılmasına katkıda bulunmamalıyız.
- Sahte hesaplardan korunmak: Sahte hesap ya da trol hesap denilen hesaplardan yayılan dezenformasyonlar gerçek olarak algılanabiliyor. Özellikle bu hesapları dikkate almadan yolumuza devam etmeliyiz. Bu hesapları anlayabilmek için açılış tarihinin yeni olması, hesap adında harf eksiği, harf fazlası, gelişigüzel rakamların yer alması, anonim profil resimleri, başka bir sosyal medya mecrasında hesabının bulunmaması gibi birkaç ipucu var. Bu hesaplar takip listesinden çıkartılabilir.
- Resmi kurum, kuruluş ve kişileri takip etmek: Pek çok bilginin resmi kanallardan teyit edilebilmesi için resmi kurum, kuruluş ve yetkili kişilerin hesapları takip edilebilir.
- Çarpıtma haberlere tepkimizi ayarlamak: Sosyal medyada çarpıtma haberler bilinçli olarak yapılıyor. Bu da kişileri ve kurumları linç etmeye kişileri teşvik ediyor. Bu durumlarda paylaşımın hedefini oluşturan kişilerden açıklama gelmesini beklemek ve sakin kalmak önemlidir. Burada empati becerisi kullanılarak aynı durumla karşılaşılabileceği unutulmamalı.
- Duygusal yayılımı bilmek: Tıpkı gerçek sosyal ortamlarda olduğu gibi sosyal medyada da kişiler paylaşımları aracılığıyla birbirinin duygu durumunu etkileyebiliyor. Yapılan bilimsel deney ve araştırmalar sonucunda paylaşımların ‘arkadaş’, ‘arkadaşın arkadaşı’ ve ‘onun arkadaşı’ olmak üzere üç dereceye kadar duygularda güçlü etki gösterdiği biliniyor. Küresel yayılım düşünüldüğünde, olumsuz bir duygu barındıran paylaşımın duygusal bulaşma ile geniş kitlelere yayılacağı bilinerek paylaşımlara yansıtılmaması bilinçlilik açısından önemli bir beceridir.
- Etik kurallara uymak: Özellikle eğlence ve mizah amaçlı kullanımlarda kişilerin izinsiz videolarının çekilmesi, paylaşılması kimlik bilgilerini ortaya çıkartacağı için kişinin sosyal konumuna zarar verebilir. Yalan habere başvurmak ve onu yaymak da yine bir başkasını bireysel ve toplumsal olarak olumsuz etkilere maruz bırakacaktır. Etik kurallar çerçevesinde, kişilere zarar vermeden sosyal medyayı kullanmak bir vatandaşlık görevi olarak bilinmelidir.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın