İşitme kaybı her yaşta meydana gelirken yaşla birlikte işitme kaybı riski de artıyor. Yetişkinlerde ve bebeklerde görülen işitme kaybı sebeplerinin birbirinden farklı olduğunu belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayça Çiprut, “Yetişkinlerde genetik faktörler, enfeksiyon, kafa travmaları, orta kulaktaki kireçlenme, iç kulakta hasara neden olan ilaç kullanımı, yaşlanma, yüksek ve uzun süreli gürültüye maruz kalma işitme kaybına neden olurken; bebeklerde ise erken doğum, doğum sırasında oluşan durumlar, annenin gebelikte geçirdiği enfeksiyonlar, bazı ilaçların kullanımı ve genetik faktörler işitme kaybına neden olabilir. Erken tanı işitme kaybı tedavi sürecinde çok önemli. İşitme kaybı konusunda farkındalık kazanılması, işitme kaybı ve işitme cihazı kullanımının kabullenilmesinde aile bireylerinin odyologlarla birlikte çalışması ve aile desteği hastalar için avantaj sağlıyor” açıklamasında bulundu. İşitme kaybı sadece genel bir sağlık problemi değil aynı zamanda sosyal bir problem olarak da tanımlanıyor. İşitme kaybının yaşlılıkta en sık görülen hastalıklar arasında yer aldığını hatırlatan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayça Çiprut, “İşitme kaybı sıklığı genç yaşlarda yüzde 5,4 iken, 65 ile 85 yaş arasında bu oran yüzde 30-46’lara çıkıyor. Bu oran 85 yaş ve üzerinde ise yüzde 50-60’ları geçiyor” dedi.İşitme kaybına karşı önlem alınmalıİşitme kaybı ile karşı karşıya kalmamak için önlem alınması gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Ayça Çiprut, “Sosyal bir problem olan işitme kaybını önlemek için gürültülü ortamlarda çalışanların koruyucu kulaklık kullanarak çalışması, düzenli işitme kontrolleriyle takip edilmeleri işitme sağlıklarını korumaları açısından önemli. Gürültüye bağlı işitme kayıpları erişkinlerde karşılaşılan en önemli işitme kaybı sebeplerinden biri olmasının yanında en sık rastlanan meslek hastalıklarındandır. İstatistiklere göre meslek hastalıklarının yüzde 10’u gürültüden kaynaklanan işitme kayıplarıdır. Ayrıca kulaklıklarla yüksek volümde müzik dinlemek, yüksek sesli müzik aktivitelerine katılmak, ateşli silahlarla avlanmak gibi etkinlikler de iç kulağa hasar verebilir” uyarısında bulundu.İşitme kaybına erken müdahale edilmesi olumsuz etkileri azaltıyorYenidoğanlarda kalıcı işitme kaybının en sık rastlanan doğumsal problemlerin başında geldiğini belirten Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayça Çiprut, “İşitme kaybı derecesi ne olursa olsun çocukların konuşma ve dil gelişimlerini olumsuz etkiliyor. İşitme kayıplı çocuklar, yaşlarına uygun konuşma ve dil geliştirememekte buna bağlı olarak da okul başarıları, bilişsel ve psikososyal gelişimleri yaşıtlarından geride kalıyor. Dolasıyla işitme kaybının erken tanılanması ve işitme kaybına erken müdahale edilmesi, işitme kaybının meydana getirdiği olumsuzlukları azaltıp önüne geçebiliyor. Özellikle yenidoğan işitme tarama programları, işitme kaybına sahip bebeklerin erken tanılanmasını ve erken müdahale edilmesini sağlıyor. Böylelikle işitme kaybının, çocuk üzerinde meydana getireceği olumsuz etkileri azaltılıp yaşıtlarıyla benzer gelişim gösterebiliyor” dedi.Bu yaştan sonra duymasam da olur denmemeliİşitme kaybı hangi yaşta meydana gelirse gelsin, fark edildiğinde hastanın mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ayça Çiprut, “İşitme kaybı fark edilir edilmez bir hekime başvurmak, işitme kaybının yaratacağı olumsuz etkileri azaltmak açısından oldukça önemli. Çocuk ise ‘Nasılsa konuşur’, ‘Babası da geç konuşmuştu’, erişkin ise de ‘Zaten yaşlıyım bu saatten sonra duysam ne olur duymasam ne olur’ veya ‘Televizyonun sesini açsam yeter’ gibi bahanelerle vakit kaybetmeden odyolojik tetkik ve gerekli müdahalenin yapılması gerekiyor” uyarısında bulundu. İşitme cihazı kullanımında aile desteği önemliMedikal veya cerrahi tedavisi olmayan işitme kayıplarında kişinin iletişim becerilerinin bozulmaması, hayattan, eğitimden veya iş yaşamından kopmaması veya sosyal yaşantısında zorluk yaşamaması için işitme kaybının saptanmasıyla beraber hastaların işitme cihazı ile rehabilitasyona başlanmasının önerildiğini belirten Prof. Dr. Ayça Çiprut, “Bu konuda ailelere büyük sorumluluk düşüyor. Hastaların işitme cihazlarının takılması, kalıpların temizlenmesi, pil değişimi ve düzenli kullanımın için aile bireylerinin desteği önemli. Aynı şekilde işitme kaybı konusunda farkındalık kazanılması, işitme kaybı ve işitme cihazı kullanımının kabullenilmesinde de aile bireylerinin odyologlarla birlikte çalışması, kuvvetli aile desteği hastalar için avantaj sağlıyor” şeklinde konuştu.Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
İşitme kaybı her yaşta meydana gelirken yaşla birlikte işitme kaybı riski de artıyor. Yetişkinlerde ve bebeklerde görülen işitme kaybı sebeplerinin birbirinden farklı olduğunu belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayça Çiprut, “Yetişkinlerde genetik faktörler, enfeksiyon, kafa travmaları, orta kulaktaki kireçlenme, iç kulakta hasara neden olan ilaç kullanımı, yaşlanma, yüksek ve uzun süreli gürültüye maruz kalma işitme kaybına neden olurken; bebeklerde ise erken doğum, doğum sırasında oluşan durumlar, annenin gebelikte geçirdiği enfeksiyonlar, bazı ilaçların kullanımı ve genetik faktörler işitme kaybına neden olabilir. Erken tanı işitme kaybı tedavi sürecinde çok önemli. İşitme kaybı konusunda farkındalık kazanılması, işitme kaybı ve işitme cihazı kullanımının kabullenilmesinde aile bireylerinin odyologlarla birlikte çalışması ve aile desteği hastalar için avantaj sağlıyor” açıklamasında bulundu.
İşitme kaybı sadece genel bir sağlık problemi değil aynı zamanda sosyal bir problem olarak da tanımlanıyor. İşitme kaybının yaşlılıkta en sık görülen hastalıklar arasında yer aldığını hatırlatan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayça Çiprut, “İşitme kaybı sıklığı genç yaşlarda yüzde 5,4 iken, 65 ile 85 yaş arasında bu oran yüzde 30-46’lara çıkıyor. Bu oran 85 yaş ve üzerinde ise yüzde 50-60’ları geçiyor” dedi.
İşitme kaybına karşı önlem alınmalı
İşitme kaybı ile karşı karşıya kalmamak için önlem alınması gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Ayça Çiprut, “Sosyal bir problem olan işitme kaybını önlemek için gürültülü ortamlarda çalışanların koruyucu kulaklık kullanarak çalışması, düzenli işitme kontrolleriyle takip edilmeleri işitme sağlıklarını korumaları açısından önemli. Gürültüye bağlı işitme kayıpları erişkinlerde karşılaşılan en önemli işitme kaybı sebeplerinden biri olmasının yanında en sık rastlanan meslek hastalıklarındandır. İstatistiklere göre meslek hastalıklarının yüzde 10’u gürültüden kaynaklanan işitme kayıplarıdır. Ayrıca kulaklıklarla yüksek volümde müzik dinlemek, yüksek sesli müzik aktivitelerine katılmak, ateşli silahlarla avlanmak gibi etkinlikler de iç kulağa hasar verebilir” uyarısında bulundu.
İşitme kaybına erken müdahale edilmesi olumsuz etkileri azaltıyor
Yenidoğanlarda kalıcı işitme kaybının en sık rastlanan doğumsal problemlerin başında geldiğini belirten Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayça Çiprut, “İşitme kaybı derecesi ne olursa olsun çocukların konuşma ve dil gelişimlerini olumsuz etkiliyor. İşitme kayıplı çocuklar, yaşlarına uygun konuşma ve dil geliştirememekte buna bağlı olarak da okul başarıları, bilişsel ve psikososyal gelişimleri yaşıtlarından geride kalıyor. Dolasıyla işitme kaybının erken tanılanması ve işitme kaybına erken müdahale edilmesi, işitme kaybının meydana getirdiği olumsuzlukları azaltıp önüne geçebiliyor. Özellikle yenidoğan işitme tarama programları, işitme kaybına sahip bebeklerin erken tanılanmasını ve erken müdahale edilmesini sağlıyor. Böylelikle işitme kaybının, çocuk üzerinde meydana getireceği olumsuz etkileri azaltılıp yaşıtlarıyla benzer gelişim gösterebiliyor” dedi.
Bu yaştan sonra duymasam da olur denmemeli
İşitme kaybı hangi yaşta meydana gelirse gelsin, fark edildiğinde hastanın mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ayça Çiprut, “İşitme kaybı fark edilir edilmez bir hekime başvurmak, işitme kaybının yaratacağı olumsuz etkileri azaltmak açısından oldukça önemli. Çocuk ise ‘Nasılsa konuşur’, ‘Babası da geç konuşmuştu’, erişkin ise de ‘Zaten yaşlıyım bu saatten sonra duysam ne olur duymasam ne olur’ veya ‘Televizyonun sesini açsam yeter’ gibi bahanelerle vakit kaybetmeden odyolojik tetkik ve gerekli müdahalenin yapılması gerekiyor” uyarısında bulundu.
İşitme cihazı kullanımında aile desteği önemli
Medikal veya cerrahi tedavisi olmayan işitme kayıplarında kişinin iletişim becerilerinin bozulmaması, hayattan, eğitimden veya iş yaşamından kopmaması veya sosyal yaşantısında zorluk yaşamaması için işitme kaybının saptanmasıyla beraber hastaların işitme cihazı ile rehabilitasyona başlanmasının önerildiğini belirten Prof. Dr. Ayça Çiprut, “Bu konuda ailelere büyük sorumluluk düşüyor. Hastaların işitme cihazlarının takılması, kalıpların temizlenmesi, pil değişimi ve düzenli kullanımın için aile bireylerinin desteği önemli. Aynı şekilde işitme kaybı konusunda farkındalık kazanılması, işitme kaybı ve işitme cihazı kullanımının kabullenilmesinde de aile bireylerinin odyologlarla birlikte çalışması, kuvvetli aile desteği hastalar için avantaj sağlıyor” şeklinde konuştu.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın