Tatlı su kaynaklarının 74’ünün tarımsal sulamada kullanıldığı ülkemizde kuraklıkla mücadelede yeni teknolojilerle su yönetiminin nasıl yapılacağı, sürdürülebilir tarım için su israfının nasıl önleneceği ve tatlı su kaynaklarının tarımda nasıl daha verimli kullanılacağının ele alındığı Çalıştay’da, hem doğa, hem üretici için koruyucu nitelikteki ortak çözüm önerileri konuşuldu.
Çalıştay, Türkiye İş Bankası ile Alman finans kuruluşu Finance in Motion ve Alman danışmanlık firması Frankfurt School arasında tarım alanındaki faaliyetler için imzalanan sponsorluk anlaşması ile sağlanan finansman desteğiyle İmece Çalıştayları adıyla düzenlendi.
İzmir’de gerçekleştirilen Su Çalıştayı, ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşları, tarım kooperatifi ve birliklerinden temsilcileri, üreticileri, akademisyenleri, tarım girişimcilerini ve önder çiftçileri bir araya getirdi.
Çalıştay sonuçları ilgili kurum ve kuruluşlarca ve uluslararası yayınlarda paylaşılacak
Tatlı su kaynaklarının 74’ünün tarımsal sulamada kullanıldığı ülkemizde, tüm paydaşların ortak zeminde buluşup birlikte daha büyük adımlar atmaları ve tarım sektörüne önemli çıktılar sağlanması için yapılan Çalıştayda;
- Kuraklıkla mücadelede yeni teknolojilerle su yönetiminin nasıl yapılabileceği
- Sürdürülebilir tarım için tarımda su israfının nasıl önlenebileceği
- Ülkemizdeki tatlı su kaynaklarının tarım alanlarında nasıl daha verimli kullanılabileceği
- Su kaynaklarının geleceğini güvenceye almaya ve suyu daha doğru kullanmaya yönelik tarımsal sulama yöntemleri
- Hem doğa hem üretici için koruyucu nitelikteki ortak çözüm önerileri ele alındı.
Çalıştayın sonuçları bir rapor haline getirilerek, ilgili kurum ve kuruluşlarca da paylaşılacak.
“Etkili ve sürdürülebilir çözümler için tüm paydaşlar birlikte hareket etmeli”
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, Çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, yaşamsal bir konu olan suyun insanlar için sadece bugün değil gelecek ve hayatın sürdürülebilirliği için büyük önem taşıdığını, bu nedenle İmece Çalıştayları’nın ilkinin konusunu “su” olarak belirlediklerini vurguladı.
Dünyada kuraklığın tüm izlerinin artık her yerde görüldüğüne, iklim değişikliğinin ve yanlış su kullanımının etkisiyle tatlı su kaynaklarının zamanla yok olmaya başladığına dikkat çeken Erdem, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu süreci maalesef ülke genelinde kuruyan yer altı kaynakları nedeniyle açılan obruklarla, yok olan dere yatakları ve göllerle üzülerek görüyoruz. 2050’ye gelindiğinde su tüketiminin 50 artması, tarım üretiminin ise 60 artması öngörülüyor. Bu gibi konular hep konuşuluyor ama konuşmanın ötesine taşımak ve somut aksiyonlara dönüştürmek hepimizin görevi. Bizler bu işin kolektif bilinçle çözüleceğine inanıyoruz. İşbirlikleriyle, partner görüşmeleriyle, olabildiğince farklı bakış açılarını dinleyerek, görerek ilerlemenin tercihten öte bir zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. Etkili ve sürdürülebilir çözümler için tüm paydaşların birlikte hareket etmesini elzem görüyoruz. Sadece bir banka değil, tarımsal değer zincirinin sağlam bir halkası olarak, bu alandaki bilgimizi, iç görümüzü ve dolayısıyla çözüm ortağı olma kabiliyetimizi artırmayı hedefliyoruz. Güzel bir sinerji yaratılacağını düşündüğüm bugünkü Çalıştayın çıktıları da gelecekte alacağımız sorumluluklarda bizim için itici güç olacak.“
“Tarım bizim için bugünümüze ve geleceğimize sahip çıkmak demek”
Bankanın tarım ekosistemini destekleyen ürün ve hizmetlerinin yanında yeni nesil teknolojiler ve dijital tarım uygulamalarına yaptığı ve yapmaya devam edeceği yatırımlarla tarım ile teknolojiyi ve finansı etkin şekilde bir araya getirdiğini söyleyen Erdem, “Tarım bizim için bugünümüze ve geleceğimize sahip çıkmak, milli değerlerimizi korumak demektir” dedi.
İzlem Erdem, konuşmasında İmeceMobil uygulaması, Vodafone Business ile hayata geçirdikleri Dijital Tarım Çözümü, tarımda inovasyonu ve girişimciliği teşvik etmek için yürüttükleri Workup Agri Programı, BASUSAD (Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği) iş birliğiyle düzenledikleri sulama sistemleri kredi kampanyasına değindi.
İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’nin paydaşlarından biri olduklarını da hatırlatan Erdem, Bankanın tarım alanında üreticilerin su kullanımını azaltacak ve bu konuda farkındalığı artıracak çalışmalar ve etkinlikler gerçekleştirmeye devam edeceğini aktardı.
“Eski sulama sistemlerinden yeniye dönüşümün maliyeti 28 milyar dolar”
Frankfurt School of Business and Management Tarımsal Saha Araştırmaları Grup Müdürü İbrahim Oğuz da insan kullanımı dışında esasında ekosistemin su döngüsünde bir sorun olmadığının altını çizdi. İklim krizinin en çok tarımsal üretimi etkileyeceğinin herkes farkında olduğunu, Türkiye’nin de kuraklıktan en çok etkilenecek ülkeler arasında yer aldığını belirten Oğuz, “Gelecekte modern sulama sistemlerine daha fazla yatırım yapabilmek için eski sistemlerin mutlak surette dönüştürülmesi gerekiyor. Yaptığımız araştırmalarda eski sistemlerden yeni, basınçlı sistemlere geçmek için 28 milyar dolarlık bir kaynağa ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Sulu alanların yüzde 60’ında yüzey sulama sistemi söz konusu. Yüzey sulama yapılan alanların su kontrollü sistemlere dönüştürülmesinin maliyeti ise 15,6 milyar dolar. İhtiyaç duyulan bu kaynaklara baktığımızda, sadece kamu kaynaklarıyla ve üreticilerin gücüyle su problemini çözmemiz mümkün değil” diye konuştu.
Finance in Motion Yatırım Yöneticisi Oğuz Bardak da dünyada faaliyet gösterdikleri ülkelerde verdikleri hizmetlere değinerek, “Gerek Türkiye’de gerekse aktif olduğumuz ülkelerde tarım alanında özellikle küçük işletmelerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı hedefliyoruz” dedi.
Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın