Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi’nin hazırladığı rapor çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve çoğunun kayıt dışı çalıştığı ev işçilerinin insana yakışır koşullarda çalışabilmesi için ILO’nun 189 Sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi ışığında daha fazla sosyal korumaya ve güvenli istihdama dâhil edilmeleri gerektiğini vurguluyor Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, çoğunluğu kadın olan ve kayıt dışı çalışan ev işçilerinin küresel salgınla daha da derinleşen sosyo-ekonomik sorunlarını ve koşullarını ortaya koymak ve ev işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik çözüm önerileri sunmak amacıyla bir rapor hazırladı. Rapor, 17 Haziran 2021 tarihinde işçi-işveren örgütleri ve kamu kurumları temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen çevrim içi etkinlikte kamuoyuyla paylaşıldı. Dr. Ceyhun Güler tarafından hazırlanan “Ev İşçiliğinin Türkiye’deki Görünümü: Kapsam, Boyut ve Sorunlar” Raporu ev işçilerinin mevcut sosyo-ekonomik ve hukuksal durumunu ve sorunlarını iş sağlığı ve güvenliği, çalışma şartları, istihdam edilme yöntemleri, sendikal haklar ve örgütlenme, denetim ve teftiş bağlamında analiz ederek, ev işçilerinin insana yakışır çalışma koşullarında çalışmalarına ve mevcut sorunların çözümüne yönelik politika önerilerinde bulunuyor. ILO Türkiye Ofisi’nin İsveç desteğiyle yürüttüğü “Kadınlar İçin Daha Çok ve Daha İyi İşler” Programı kapsamında hazırlanan ve konu ile ilişkili kapsamlı literatür taramasının yanı sıra ev işçileriyle, kamu kurumlarının, işçi ve işveren örgütlerinin temsilcileriyle derinlemesine yapılan görüşmeleri de yansıtan Rapor küresel salgının ev işçilerinin çalışma koşullarına olan etkisini de ele alıyor. Kayıt Dışılık ve Sayısal Verilerin Azlığı Birbirini Etkileyen Öncelikli Sorunlar Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçilerinin öncelikli sorunlarının kayıt dışı ve güvencesiz istihdam olduğuna dikkat çeken rapor kayıt dışılığın aynı zamanda ev işçilerinin sayılarının güvenilir bir şekilde tespit edilebilmesinin ve dolayısıyla ev işçilerinin sorunlarının boyutunun belirlenmesinin ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinin önündeki en önemli engellerden biri olduğuna vurgu yapıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de ev işçierinin yüzde 90’ından fazlası kadınlardan oluşuyor ve ev işiçilerini örgütleyen sendikaların verdiği bilgilere göre Türkiye’de bir milyonun üzerinde ev işçisi var. Rapora göre, kayıt dışı çalışmanın yaygın olması, ev işçilerinin çalıştığı iş yerlerinin genellikle özel hanelerden oluşması, işçi işveren ilişkilerinin geleneksel istihdam yapısının dışında kalması, sayısal tespitlerin çoğunlukla beyana dayanması nedeniyle tahminin ötesinde net sayının tam olarak belirlenememesi bir taraftan kayıt dışılık oranının tespitini de zorlaştırırken diğer taraftan kayıt dışılığın fazla olması da ev işçilerinin tam sayılarının tespitini güçleştiriyor. Ev İşçilerinin En Az Yüzde 70’i Etkin Sosyal Korumadan Yoksun Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre Türkiye’deki ev işçilerinin en az 70’inin etkin bir sosyal korumadan yoksun olduğunu ifade eden Rapora göre bu oran ev işçilerini örgütleyen sendikaların tahminleri dikkate alındığında yüzde 90’ın üzerine çıkıyor. Rapor, Türkiye’de ev işçilerinin sigortalı çalışmalarının sağlanmasına yönelik 2015 yılında yapılan düzenlemelerin önemli bir adım olduğuna işaret etmekle beraber ev işçilerinin daha etkin bir sosyal koruma sistemine dahil edilmesinin gerekliliğini vurguluyor. Daha Etkin ve Kapsamlı Sosyal Koruma Mekanizmasına İhtiyaç Var Rapora göre ev işçiliği alanındaki en önemli sorunlardan birisi Türkiye’deki ev işçilerinin, iş kanunu da dahil olmak üzere istihdam ilişkilerini düzenleyen temel kanunların kapsamı dışında olmaları ve ev işçilerinin iş tanımları ile yapacakları işin kapsamının belirlenmesine yönelik yasal düzenlemenin olmaması. Bu durum, hak ve yükümlülükleri Türk Borçlar Kanunu ile tanımlanan ev işçileri için belirsizlik yaratıyor ve iş yüklerini ağırlaştırabiliyor. Daha İyi Çalışma Standartları İçin Kayıtlı İstihdamı Artırmaya Yönelik Yasal Düzenlemeler Önemli Ev işçilerinin güvencesiz, belli bir mesai saatinin olmadığı, iş tanımlarının belirsiz olduğu, izin haklarından yoksun, ücret standartlarının ve güvencesinin olmadığı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin standartların belirlenmediği bir ortamda ağır çalışma koşulları altında çalışmak zorunda kaldıklarını belirten Rapor bu bağlamda daha etkin ve kapsayıcı yasal düzenlemelerin yapılarak ev işçilerinin kayıtlı istihdamının teşvik edilmesinin ev işçilerinin çalışma haklarından ve standartlarından yararlanmalarına katkıda bulunacağına dikkat çekiyor. İş Sağlığı ve Güvenliği ile Şiddet ve Taciz de Öne Çıkan SorunlarEv işçilerinin karşı karşıya kaldıkları iş sağlığı ve güvenliği problemlerinin bir çoğunun önlenebilir olduğunu vurgulayan Rapor’da bu konuya dair gerekli önlemlerin alınmaması ve yeterli bilinç düzeyinin oluşturulmaması nedeniyle ev işçilerinin iş kazaları ile karşılaştığı veya yapılan işle ilgili çeşitli hastalıklara maruz kaldığı ifade ediliyor. Rapor’a göre ev işçileri fiziksel, biyolojik, kimyasal ve psiko-sosyal pek çok iş sağlığı ve iş güvenliği riski altında ve alandaki iş kazalarının çoğu düşme, kayma veya yaralanma şeklinde tezahür ediyor. Kas ve iskelet hastalıkları, bulaş riski, solunum yolu hastalıkları da ev işçilerinin en sık karşılaştıkları sorunlar arasında yer alıyor. Bunun dışında işverenin işçiye karşı uyguladığı kötü muamele, şiddet ve taciz de Rapor’da dikkat çeken diğer sorunlar olarak belirtilirken ev işçilerinin genellikle özel hanelerde ve izole şekilde çalışmalarının bu durumun sebeplerden birisi olarak ifade ediliyor. Rapor’a göre şiddet, yiyecek yoksunluğu, psikolojik baskı, haksız yere suçlama, anlayışsızlık, küçümseme ve hapis dâhil olmak üzere cinsel, psikolojik ve fiziksel istismar ev işçilerinin karşılaştığı en ağır sorunlar arasında yer alıyor. Ev İşçileri Sendikal Hak ve Özgürlüklerden YararlanamıyorRapor ev işçilerinin sendikal hak ve özgürlüklerden etkin bir şekilde yararlanamadığını çünkü bunu sağlayacak etkin bir mekanizmanın olmadığı tespitinde de bulunuyor. Rapor’a göre, ev işlerinin kendine özgü yapısı ve işyerlerinin özel hanelerden oluşması, ev işçilerinin çoğunun çalışma yaşamına ilişkin yasal düzenlemelerde kapsam dışı sayılmaları, düzensiz ve süreksiz çalışma, işyerinde çalışan ev işçisi sayısının az olması gibi nedenler de örgütlenmeyi güçleştiren unsurlar arasında. Covid 19 Ev İşçilerinin Sorularını DerinleştirdiRapor’un öne çıkarttığı diğer bulgulardan biri ise küresel salgının, çoğu kayıt dışı çalışan ev işçilerinin sorularını bu dönemde daha çok derinleştirdiği. Bu dönemde ev işçilerinin çoğu işlerini kaybetmiş, iş güvencesinden yoksun olmaları nedeniyle ise gelir kaybı yaşamış ve aynı zamanda gelir kayıplarıyla bağlantılı olarak barınma, beslenme, sağlık gibi temel haklara erişimde güçlük çekmiştir. Rapor’a göre ev işçileri bu dönemde sosyal koruma önlemlerinden ve sağlanan desteklerden faydalanamamıştır. Salgın döneminde çalışmaya devam eden ev işçilerinin ise iş yükleri ve çalışma süreleri artmış, özellikle yatılı çalışan işçiler uzun süre izinsiz çalışmak zorunda kalmıştır. Bunun yanında çalışmaya devam eden ev işçilerinin hastalığa/virüse yakalanma riskleri de artmıştır. Küresel salgın döneminde hem çalışma yaşamında hem de aile/ev içerisinde ev işçilerinin maruz kaldıkları şiddet de artmıştır. Ev işçileri çalışma yaşamında en çok ekonomik şiddetin arttığını, aile/ev içerisinde ise en çok psikolojik şiddetin arttığını belirtmiştir. Politika Önerileri ve Ev İşçilerinin Talepleri Tüm bu sorunlar ışığında bir dizi çözüm önerisinde bulunan Rapor özellikle ev işçilerinin büyük çoğunluğunun kayıt dışı istihdam edilmesi nedeniyle, kayıtlı istihdamın artırılması amacıyla etkin bir sosyal koruma mekanizmasının ve kayıtlılık/sigorta sisteminin oluşturulması gerektiğini vurgulayarak ayrıca sorunların boyutunun tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi açısından ev işçilerinin sayılarının net olarak belirlenmesinin elzem olduğuna dikkat çekiyor. Rapor ayrıca, ev işçilerinin özgün çalışma koşullarını ve ihtiyaçlarını dikkate alan özel yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunarak ev işçilerinin standart çalışma koşullarına ve haklarına sahip olması, insana yakışır koşullarda çalışabilmesi amacıyla işçi ve işveren taraflarıyla mutabık kalınarak hazırlanacak ve devlet tarafından desteklenecek standart iş sözleşmelerinin hayata geçirilmesinin önemli olduğuna vurgu yapıyor. Böylece iş tanımlarının daha belirgin olabileceği belirtiliyor. Ev işçilerinin taleplerine de yer veren Rapor’da, ev işçilerinin diğer işçilerle aynı statüde sayılabilmeleri, diğer tüm işçilerle aynı haklardan yararlanabilmeleri ve alandaki kayıt dışılığın önlenmesi için Türk Borçlar Kanunu kapsamında hak ve yükümlülükleri düzenlenen ev işçilerinin, İş Kanunu kapsamına dâhil edilmeleri yönünde yoğun talepleri olduğu da belirtiliyor. Tüm bu düzenlemeler için ILO’nun 189 Sayılı Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş ve 201 Sayılı ILO Tavsiye Kararı’ndaki yol ve yöntemlerin benimsenerek kullanılması ev işçilerinin insana yakışır işlere erişimleri için birincil bir unsur olarak vurgulanıyor.Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi’nin hazırladığı rapor çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve çoğunun kayıt dışı çalıştığı ev işçilerinin insana yakışır koşullarda çalışabilmesi için ILO’nun 189 Sayılı Ev İşçileri Sözleşmesi ışığında daha fazla sosyal korumaya ve güvenli istihdama dâhil edilmeleri gerektiğini vurguluyor
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, çoğunluğu kadın olan ve kayıt dışı çalışan ev işçilerinin küresel salgınla daha da derinleşen sosyo-ekonomik sorunlarını ve koşullarını ortaya koymak ve ev işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik çözüm önerileri sunmak amacıyla bir rapor hazırladı.
Rapor, 17 Haziran 2021 tarihinde işçi-işveren örgütleri ve kamu kurumları temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen çevrim içi etkinlikte kamuoyuyla paylaşıldı.
Dr. Ceyhun Güler tarafından hazırlanan “Ev İşçiliğinin Türkiye’deki Görünümü: Kapsam, Boyut ve Sorunlar” Raporu ev işçilerinin mevcut sosyo-ekonomik ve hukuksal durumunu ve sorunlarını iş sağlığı ve güvenliği, çalışma şartları, istihdam edilme yöntemleri, sendikal haklar ve örgütlenme, denetim ve teftiş bağlamında analiz ederek, ev işçilerinin insana yakışır çalışma koşullarında çalışmalarına ve mevcut sorunların çözümüne yönelik politika önerilerinde bulunuyor.
ILO Türkiye Ofisi’nin İsveç desteğiyle yürüttüğü “Kadınlar İçin Daha Çok ve Daha İyi İşler” Programı kapsamında hazırlanan ve konu ile ilişkili kapsamlı literatür taramasının yanı sıra ev işçileriyle, kamu kurumlarının, işçi ve işveren örgütlerinin temsilcileriyle derinlemesine yapılan görüşmeleri de yansıtan Rapor küresel salgının ev işçilerinin çalışma koşullarına olan etkisini de ele alıyor.
Kayıt Dışılık ve Sayısal Verilerin Azlığı Birbirini Etkileyen Öncelikli Sorunlar
Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ev işçilerinin öncelikli sorunlarının kayıt dışı ve güvencesiz istihdam olduğuna dikkat çeken rapor kayıt dışılığın aynı zamanda ev işçilerinin sayılarının güvenilir bir şekilde tespit edilebilmesinin ve dolayısıyla ev işçilerinin sorunlarının boyutunun belirlenmesinin ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesinin önündeki en önemli engellerden biri olduğuna vurgu yapıyor.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de ev işçierinin yüzde 90’ından fazlası kadınlardan oluşuyor ve ev işiçilerini örgütleyen sendikaların verdiği bilgilere göre Türkiye’de bir milyonun üzerinde ev işçisi var.
Rapora göre, kayıt dışı çalışmanın yaygın olması, ev işçilerinin çalıştığı iş yerlerinin genellikle özel hanelerden oluşması, işçi işveren ilişkilerinin geleneksel istihdam yapısının dışında kalması, sayısal tespitlerin çoğunlukla beyana dayanması nedeniyle tahminin ötesinde net sayının tam olarak belirlenememesi bir taraftan kayıt dışılık oranının tespitini de zorlaştırırken diğer taraftan kayıt dışılığın fazla olması da ev işçilerinin tam sayılarının tespitini güçleştiriyor.
Ev İşçilerinin En Az Yüzde 70’i Etkin Sosyal Korumadan Yoksun
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre Türkiye’deki ev işçilerinin en az 70’inin etkin bir sosyal korumadan yoksun olduğunu ifade eden Rapora göre bu oran ev işçilerini örgütleyen sendikaların tahminleri dikkate alındığında yüzde 90’ın üzerine çıkıyor.
Rapor, Türkiye’de ev işçilerinin sigortalı çalışmalarının sağlanmasına yönelik 2015 yılında yapılan düzenlemelerin önemli bir adım olduğuna işaret etmekle beraber ev işçilerinin daha etkin bir sosyal koruma sistemine dahil edilmesinin gerekliliğini vurguluyor.
Daha Etkin ve Kapsamlı Sosyal Koruma Mekanizmasına İhtiyaç Var
Rapora göre ev işçiliği alanındaki en önemli sorunlardan birisi Türkiye’deki ev işçilerinin, iş kanunu da dahil olmak üzere istihdam ilişkilerini düzenleyen temel kanunların kapsamı dışında olmaları ve ev işçilerinin iş tanımları ile yapacakları işin kapsamının belirlenmesine yönelik yasal düzenlemenin olmaması. Bu durum, hak ve yükümlülükleri Türk Borçlar Kanunu ile tanımlanan ev işçileri için belirsizlik yaratıyor ve iş yüklerini ağırlaştırabiliyor.
Daha İyi Çalışma Standartları İçin Kayıtlı İstihdamı Artırmaya Yönelik Yasal Düzenlemeler Önemli
Ev işçilerinin güvencesiz, belli bir mesai saatinin olmadığı, iş tanımlarının belirsiz olduğu, izin haklarından yoksun, ücret standartlarının ve güvencesinin olmadığı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin standartların belirlenmediği bir ortamda ağır çalışma koşulları altında çalışmak zorunda kaldıklarını belirten Rapor bu bağlamda daha etkin ve kapsayıcı yasal düzenlemelerin yapılarak ev işçilerinin kayıtlı istihdamının teşvik edilmesinin ev işçilerinin çalışma haklarından ve standartlarından yararlanmalarına katkıda bulunacağına dikkat çekiyor.
İş Sağlığı ve Güvenliği ile Şiddet ve Taciz de Öne Çıkan Sorunlar
Ev işçilerinin karşı karşıya kaldıkları iş sağlığı ve güvenliği problemlerinin bir çoğunun önlenebilir olduğunu vurgulayan Rapor’da bu konuya dair gerekli önlemlerin alınmaması ve yeterli bilinç düzeyinin oluşturulmaması nedeniyle ev işçilerinin iş kazaları ile karşılaştığı veya yapılan işle ilgili çeşitli hastalıklara maruz kaldığı ifade ediliyor.
Rapor’a göre ev işçileri fiziksel, biyolojik, kimyasal ve psiko-sosyal pek çok iş sağlığı ve iş güvenliği riski altında ve alandaki iş kazalarının çoğu düşme, kayma veya yaralanma şeklinde tezahür ediyor. Kas ve iskelet hastalıkları, bulaş riski, solunum yolu hastalıkları da ev işçilerinin en sık karşılaştıkları sorunlar arasında yer alıyor.
Bunun dışında işverenin işçiye karşı uyguladığı kötü muamele, şiddet ve taciz de Rapor’da dikkat çeken diğer sorunlar olarak belirtilirken ev işçilerinin genellikle özel hanelerde ve izole şekilde çalışmalarının bu durumun sebeplerden birisi olarak ifade ediliyor.
Rapor’a göre şiddet, yiyecek yoksunluğu, psikolojik baskı, haksız yere suçlama, anlayışsızlık, küçümseme ve hapis dâhil olmak üzere cinsel, psikolojik ve fiziksel istismar ev işçilerinin karşılaştığı en ağır sorunlar arasında yer alıyor.
Ev İşçileri Sendikal Hak ve Özgürlüklerden Yararlanamıyor
Rapor ev işçilerinin sendikal hak ve özgürlüklerden etkin bir şekilde yararlanamadığını çünkü bunu sağlayacak etkin bir mekanizmanın olmadığı tespitinde de bulunuyor.
Rapor’a göre, ev işlerinin kendine özgü yapısı ve işyerlerinin özel hanelerden oluşması, ev işçilerinin çoğunun çalışma yaşamına ilişkin yasal düzenlemelerde kapsam dışı sayılmaları, düzensiz ve süreksiz çalışma, işyerinde çalışan ev işçisi sayısının az olması gibi nedenler de örgütlenmeyi güçleştiren unsurlar arasında.
Covid 19 Ev İşçilerinin Sorularını Derinleştirdi
Rapor’un öne çıkarttığı diğer bulgulardan biri ise küresel salgının, çoğu kayıt dışı çalışan ev işçilerinin sorularını bu dönemde daha çok derinleştirdiği. Bu dönemde ev işçilerinin çoğu işlerini kaybetmiş, iş güvencesinden yoksun olmaları nedeniyle ise gelir kaybı yaşamış ve aynı zamanda gelir kayıplarıyla bağlantılı olarak barınma, beslenme, sağlık gibi temel haklara erişimde güçlük çekmiştir.
Rapor’a göre ev işçileri bu dönemde sosyal koruma önlemlerinden ve sağlanan desteklerden faydalanamamıştır. Salgın döneminde çalışmaya devam eden ev işçilerinin ise iş yükleri ve çalışma süreleri artmış, özellikle yatılı çalışan işçiler uzun süre izinsiz çalışmak zorunda kalmıştır. Bunun yanında çalışmaya devam eden ev işçilerinin hastalığa/virüse yakalanma riskleri de artmıştır.
Küresel salgın döneminde hem çalışma yaşamında hem de aile/ev içerisinde ev işçilerinin maruz kaldıkları şiddet de artmıştır. Ev işçileri çalışma yaşamında en çok ekonomik şiddetin arttığını, aile/ev içerisinde ise en çok psikolojik şiddetin arttığını belirtmiştir.
Politika Önerileri ve Ev İşçilerinin Talepleri
Tüm bu sorunlar ışığında bir dizi çözüm önerisinde bulunan Rapor özellikle ev işçilerinin büyük çoğunluğunun kayıt dışı istihdam edilmesi nedeniyle, kayıtlı istihdamın artırılması amacıyla etkin bir sosyal koruma mekanizmasının ve kayıtlılık/sigorta sisteminin oluşturulması gerektiğini vurgulayarak ayrıca sorunların boyutunun tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi açısından ev işçilerinin sayılarının net olarak belirlenmesinin elzem olduğuna dikkat çekiyor.
Rapor ayrıca, ev işçilerinin özgün çalışma koşullarını ve ihtiyaçlarını dikkate alan özel yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunarak ev işçilerinin standart çalışma koşullarına ve haklarına sahip olması, insana yakışır koşullarda çalışabilmesi amacıyla işçi ve işveren taraflarıyla mutabık kalınarak hazırlanacak ve devlet tarafından desteklenecek standart iş sözleşmelerinin hayata geçirilmesinin önemli olduğuna vurgu yapıyor. Böylece iş tanımlarının daha belirgin olabileceği belirtiliyor.
Ev işçilerinin taleplerine de yer veren Rapor’da, ev işçilerinin diğer işçilerle aynı statüde sayılabilmeleri, diğer tüm işçilerle aynı haklardan yararlanabilmeleri ve alandaki kayıt dışılığın önlenmesi için Türk Borçlar Kanunu kapsamında hak ve yükümlülükleri düzenlenen ev işçilerinin, İş Kanunu kapsamına dâhil edilmeleri yönünde yoğun talepleri olduğu da belirtiliyor.
Tüm bu düzenlemeler için ILO’nun 189 Sayılı Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş ve 201 Sayılı ILO Tavsiye Kararı’ndaki yol ve yöntemlerin benimsenerek kullanılması ev işçilerinin insana yakışır işlere erişimleri için birincil bir unsur olarak vurgulanıyor.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın