Akciğerlerde görülen nodüllerin yüzde 95’e yakını iyi huylu kitlelerdir. İleri yaş, aşırı sigara kullanımı, asbest, radon veya uranyum gibi diğer inhaler kanserojenlere maruz kalmanın yanı sıra amfizem veya fibrozis varlığı ve ailede akciğer kanseri öyküsünün kanser riskini artırdığını paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Akciğer kanseri risk faktörlerine bakıldığında, ilk sırayı sigara kullanımı alıyor. Tüm akciğer kanseri hastalarına bakıldığında, yüzde 90’ında sigara kullanımı olduğu görülüyor. Uzun süre sigara içenlerde hiç sigara içmemiş bireylere göre, akciğer kanseri görülme riski 10-30 kat daha fazla oluyor. Ağır sigara içicilerinde kümülatif akciğer kanseri riski yüzde 30’lara kadar çıkarken, hiç sigara içmeyenlerde bu oran yüzde 1’in altında” dedi.
COVID-19 geçirdikten sonra akciğerde saptanan bulguların araştırıldığı farklı çalışmaları değerlendiren bir çalışmaya göre hastaların yüzde 32’sinde akciğerde nodül veya kitle saptandığını paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Ancak, bunların COVID-19’a bağlı olup olmadığı bilinmiyor. Bu sebeple, COVID-19 geçirmiş kişilerde saptanan nodüllerin de Fleischner Derneği kılavuzunun önerisine göre değerlendirmeye alınması uygun olacaktır” açıklamasında bulundu.
Nodülün takibi hastanın durumuna göre planlanabilir
Akciğerinde nodül saptanan hastanın göğüs hastalıkları hekimine başvurması gerektiğini söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Nodül boyutu, sayısı, yapısı ve büyüme hızı, nodülün malignite olasılığını değerlendirmek ve uluslararası kılavuzlara göre nodül yönetimini belirlemek için en yaygın kullanılan belirleyicilerdir. Varsa daha önce çekilmiş toraks BT görüntülerini de beraberinde getirmesi, eski görüntülerle birlikte değerlendirilmesi, karşılaştırılması için olanak sağlayabilir. Nodülün takip edilip edilmeyeceği kararı, göğüs hastalıkları hekimi tarafından, nodülün ve hastanın özelliklerine göre verilmeli” dedi.
Bir akciğer nodülü varlığında doktorların asıl amacının ileri tetkik yapılmasını gerektirecek kadar şüpheli bir nodülü, mümkün olduğu kadar erken tespit ederek gereksiz teşhis veya tedavi prosedürlerinden kaçınmak olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Malign (kötü huylu) nodül vakalarında akciğer kanserinin erken tanısı, güvenli ve kesin çözüm sağlayabilir” diye konuştu.
Tanı ve tedavide cerrahiden faydalanılıyor
Cerrahi olarak nodülün çıkarılmasının tanıda altın standart yöntem olduğunun altını çizen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Bazı kanserlerde tedavi edici de olabiliyor. Yüksek olasılıklı saptanan hastalarda ve orta olasılıklı olup cerrahi dışı yöntemle tanı konulamayan hastalarda, video aracılı torasik cerrahi (VATS) ile nodülün çıkarılması tercih ediliyor. Akciğer dış tarafından görülebilecek lezyonlar, direkt VATS ile alınabilirler. Ancak, gözle görülemeyecek nodüllerde ise, açık toraks cerrahisi ile parmakla palpe edilerek çıkarılabileceği gibi; VATS ile yapılacak cerrahide işlem öncesi tel yerleştirme veya metilen mavisi ile boyama gibi yardımcı yöntemler de kullanılabiliyor” açıklamasında bulundu.
İşlem sonrası hızlı patolojik değerlendirme yani frozen yöntemi ile küçük hücreli dışı akciğer karsinomu saptanan hastaların aynı seansta mediastinal lenf nodu örneklemesi ve VATS lobektomi/segmentektomi olarak genişletilip, tek seansta tanı ve cerrahi tedavisinin yapılabildiğini paylaşan Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Akciğerde nodül saptanan ve cerrahi önerilen hastalarla ilgili olarak multidisipliner toraks tümör kurullarında değerlendirme yapılarak karar verilmesi, en optimal yaklaşım olur” şeklinde konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın