Elektrik tüketiminde YEK-G Yönetmeliği’nin de 1 Haziran itibariyle devreye girmesiyle “Yeşil Tarife” dönemi gerçek anlamda başladı. Tüketilen elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini gösteren Yeşil Tarife (YETA), kullanıcıların çevre bilinçlerinin yükselmesi ve özellikle de elektrik piyasalarının rekabete açılmasıyla birlikte, dünyada her geçen gün popülerliğini artırıyor. Yeşil enerji tarifelerinin artık ülkemizde de tüketicilerin tercihlerine sunulduğunu söyleyen elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, Yeşil Tarife’ye kadar tüketicilerin yenilenebilir enerji teşvikine dolaylı yoldan ve fark etmeden destek olduklarını, şimdi ise doğrudan talepleri ile birlikte destek verebileceklerini dile getirdi. Tüketicilerin çevre bilinçlerinin artması ve elektrik piyasasının serbestleşmesiyle birlikte dünyada daha fazla tercih edilmeye başlayan Yeşil Tarife (YETA), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından daha önce tüketicilerin kullanımına sunulmuştu. Ancak 1 Haziran itibariyle yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin sertifikasyonunu sağlayan “Elektrik Piyasasında Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G) Yönetmeliği’nin” yürürlüğe girmesiyle birlikte gerçek anlamda uygulanmaya başlandı. Tüketilen elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini gösteren Yeşil Tarife ve YEK-G uygulamasıyla tüketicilerin, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjiyi kullanması amaçlanıyor. Böylece hem Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasında (YEKDEM) oluşan yüksek ve öngörülemez maliyetlerin önüne geçilecek hem de yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan şirketlere destek olunacak. Gerçek Yeşil Tarife 1 Haziran’da başladıİnsanların çevre hassasiyetlerinin her geçen gün arttığını ve buna paralel olarak yeşil enerjinin her geçen gün daha popülerleştiğini ifade eden elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, “Yeşil Tarife uygulaması aslında daha önce başlamıştı ancak kaynak garanti belgesi sisteminin olmaması bunun gerçek anlamda bir Yeşil Tarife olduğu konusunda karışıklıklar yaratıyordu. Şimdi ise YEK-G yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle birlikte tam anlamıyla Yeşil Tarife dönemi başlamış oldu.” dedi. Yerli ve milli yenilenebilir kaynaklar dışa bağımlılığı azaltıyorYenilenebilir enerji kaynaklarına tüketici tarafındaki talebin artmasının önemine de değinen Kırım, sözlerine şu şekilde devam etti: “Örneğin İngiltere’de tüketicilerin yüzde 76’sı, elektrik tedarikçisi seçme aşamasında, kullanacakları elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesinin kararlarında önemli olduğunu söylüyor. Yeşil enerji tarifeleri artık ülkemizde de tüketicilerin tercihlerine sunuluyor. Türkiye’de doğayı ve gelecek nesilleri korumak adına Yeşil Tarife’ye geçilmesi, enerjide dışa bağımlılığın ve cari açığın azalması anlamına da geliyor.” Yeşil Tarife’ye geçiş, tedarikçi değiştirmek kadar kolayElektrik tüketicileri, Yeşil Tarife’ye geçmek için bölgelerindeki görevli tedarik şirketine talepte bulunabiliyor. Tarife değişikliğindeki süreç, tedarikçi değişikliğine çok benzer olarak gerçekleşiyor. Tüketiciler başvurunun ardından son faturasını normal tarifeden ödüyor ve devam eden dönemlerde tedarik, Yeşil Tarife üzerinden gerçekleştiriliyor. Yeşil Tarife’ye geçme talebi bir yıl içinde en fazla 2 kez yapılabiliyor. Mesken, ticarethane veya sanayi aboneleri, tedarikçilerine başvurarak Yeşil Tarife’ye geçiş yapabiliyor. Ancak Yeşil Tarife şu anda standart elektrik kullanımından daha yüksek fiyata mal oluyor. Bu tarifeye geçen tüketicilerin elektrik faturalarında, temin ettikleri enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini gösteren bir yeşil işaret bulunuyor. Tüketiciler aynı zamanda tedarikçilerinden yeşil enerji sertifikası da talep edebiliyor ve gerçek anlamda Yeşil Tarife kullanımı bu sertifika sistemi ile geçerli oluyor. Kullanılan elektriğin yeşil enerji olduğu garanti altına alınıyorYeşil Tarife, tüketicinin satın aldığı elektriğin bir kısmının veya tamamının yenilenebilir kaynaklardan üretildiğinin taahhüdü anlamına geliyor. Elektrik sistemi bir havuz gibi işlediği ve tüm kaynaklardan üretilen elektrik birbirine karıştığı için fiziki olarak bir tüketicinin elektrik enerjisinin, direkt yenilenebilir kaynaklardan sağlanması mümkün değil. Bunu sağlamak için eşitleme yöntemi adı verilen bir mekanizma devreye giriyor. Örneğin, 100 birim elektrik tüketen bir tüketici için yenilenebilir enerji santrallerinden 100 birim kadar elektrik sisteme veriliyor. Giren ve çıkan elektrik sayaçlarla kayıt altına alınıyor ve sertifikasyon süreci ile birlikte tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretildiği teyit edilebiliyor. Tüketiciler elektrik kaynağını, tedarikçilerinin sağlamakla yükümlü olduğu Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi) ile kontrol edebiliyor. Sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik için geçerli olacakYenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen Yeşil Enerji, rüzgar çiftlikleri ve hidroelektrik santralleri gibi çeşitli yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiliyor. Bazı ülkelerde yeşil enerji tarifeleri, karbon salınımı olmaması nedeniyle nükleer enerji santrallerinden üretilen elektriği de kapsarken çoğu ülkede tamamen yenilenebilir enerji santrallerinden sağlanıyor. Ülkemizdeki mevzuat uyarınca bir süre sonra devreye girecek olan nükleer enerji santralinden üretilen elektrik enerjisi, Yeşil Tarife kategorisine dahil edilmeyecek ve Yeşil Tarife sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik için geçerli olacak. Yeşil Tarife, alım garantilerinden daha sürdürülebilirDevlet tarafından yenilenebilir enerji santrallerine yatırımın artırılması amacıyla geçmişten günümüze kadar pek çok teşvik mekanizması uygulanıyor. Tüketiciler tarafından direkt olarak fark edilmese de bu teşvik mekanizması için belirli bir bedel elektrik faturalarına maliyet tarafında yansıtılıyor. Nisan ayında, sadece yenilenebilir enerji santrallerine verilen alım garantisi teşviklerinin karşılığı olarak tüm tüketicilerin elektrik bedellerine tüketilen her bir kWh için 0,17127 TL yansıtıldı. Bir diğer taraftan alım garantileri için, hidroelektrik santrallerine kWh başına 0,62 TL, rüzgar enerji santrallerine 0,62 TL, güneş enerji santrallerine 1,13 TL, jeotermal enerji santrallerine ise 0,89 TL ödeniyor. Tüm bu bedeller direkt olarak tüketici faturalarına etki ettiğinden bu bedeller aslında tüketiciler tarafından ödeniyor. Bu durumda tavan fiyat olarak işlev gören Yeşil Tarife, ulusal tarife fiyatının YEKDEM alım garantilerinden daha düşük olması, sistemin gerçekten iyi işlemesi ve tüketiciler için orta vadede çok daha ucuz elektrik kullanımı anlamına gelirken elektrik piyasası ve ülkemiz için çok daha sürdürülebilir bir mekanizma işlemiş oluyor. Uygulama ile ihracatçılarımızın Avrupa’daki etkinliği artacak Yeşil Tarife’nin Avrupa Birliği’yle ticari ilişkiler açısından, Türkiye sanayicisinin işini kolaylaştıran bir uygulama olduğunu aktaran Çağada Kırım, “Zira özellikle Türkiye’de üretim yaptıran Avrupalı şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki hassasiyetleri oldukça yüksek. Avrupalı müşteriler halihazırda sürdürülebilirlik konusunda Türk sanayicisine pek çok şart getirmiş durumda ve çok yakında üretimde kullanılan elektriğin de sürdürülebilir kaynaklardan sağlanmasını ön şart olarak getirebilecekler. Yeşil Tarife mevzuatı yapılmamış olsaydı; ihracat pazarımızı Romanya, Bulgaristan ya da Polonya gibi ülkelere kaptırma riski ortaya çıkabilecekti.” diye konuştu. Bilinçli tüketiciler, yeşil enerji kullananları tercih edecekYeşil Tarife’ye kadar yenilenebilir enerji teşvikinin sadece devlet tarafından yapıldığını ve tüketicilerin dolaylı olarak destek olduklarını aktaran Çağada Kırım, “Ancak bu tarife ile tüketiciler de yenilenebilir enerjiyi doğrudan desteklemiş olacak. Çevre hassasiyeti olan evler de bu tarifeye rağbet edecek. Aynı zamanda restoranlar, oteller ve kafeler de Yeşil Tarife’yi tercih ederek müşterilerine çevre hassasiyetlerini gösterecek. Bilinçli tüketiciler, yeşil enerji kullanan restoranları veya kafeleri tercih etmeye başlayacak.” şeklinde konuştu. Amerika, Avrupa ve Türkiye’de Yeşil Tarife benzer şekilde uygulanıyorDünyadaki ve Avrupa’daki örneklerine bakıldığında Yeşil Tarife, Türkiye’de uygulamaya geçen sisteme oldukça benzer bir yapıda. Ancak piyasası daha gelişmiş olan ülkelerde karbon piyasaları gibi farklı yöntemler de öne çıkıyor. Tüketicilerin de çevre bilincinin görece daha yüksek olduğu bu ülkelerde tüketiciler yeşil tarifelere, diğer tarifelere nazaran çok daha fazla ilgi gösteriyor. Yatırımcılar ise tüketici talebine göre yatırımlarını yenilenebilir enerjiye yaparak daha çok tüketiciye hizmet vermeyi amaçlıyor. Böylece düzgün yapıda bir yenilenebilir enerji piyasası oluşmuş oluyor. Görevli tedarik şirketlerine ilave olarak serbest tedarikçilerin de bu ayrımı kullanıcılarına sunmasıyla birlikte ülkemizde de aynı gelişmenin kaydedilmesi bekleniyor.Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Elektrik tüketiminde YEK-G Yönetmeliği’nin de 1 Haziran itibariyle devreye girmesiyle “Yeşil Tarife” dönemi gerçek anlamda başladı. Tüketilen elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini gösteren Yeşil Tarife (YETA), kullanıcıların çevre bilinçlerinin yükselmesi ve özellikle de elektrik piyasalarının rekabete açılmasıyla birlikte, dünyada her geçen gün popülerliğini artırıyor. Yeşil enerji tarifelerinin artık ülkemizde de tüketicilerin tercihlerine sunulduğunu söyleyen elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, Yeşil Tarife’ye kadar tüketicilerin yenilenebilir enerji teşvikine dolaylı yoldan ve fark etmeden destek olduklarını, şimdi ise doğrudan talepleri ile birlikte destek verebileceklerini dile getirdi.
Tüketicilerin çevre bilinçlerinin artması ve elektrik piyasasının serbestleşmesiyle birlikte dünyada daha fazla tercih edilmeye başlayan Yeşil Tarife (YETA), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından daha önce tüketicilerin kullanımına sunulmuştu. Ancak 1 Haziran itibariyle yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin sertifikasyonunu sağlayan “Elektrik Piyasasında Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G) Yönetmeliği’nin” yürürlüğe girmesiyle birlikte gerçek anlamda uygulanmaya başlandı. Tüketilen elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretildiğini gösteren Yeşil Tarife ve YEK-G uygulamasıyla tüketicilerin, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjiyi kullanması amaçlanıyor. Böylece hem Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasında (YEKDEM) oluşan yüksek ve öngörülemez maliyetlerin önüne geçilecek hem de yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan şirketlere destek olunacak.
Gerçek Yeşil Tarife 1 Haziran’da başladı
İnsanların çevre hassasiyetlerinin her geçen gün arttığını ve buna paralel olarak yeşil enerjinin her geçen gün daha popülerleştiğini ifade eden elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com’un kurucusu Çağada Kırım, “Yeşil Tarife uygulaması aslında daha önce başlamıştı ancak kaynak garanti belgesi sisteminin olmaması bunun gerçek anlamda bir Yeşil Tarife olduğu konusunda karışıklıklar yaratıyordu. Şimdi ise YEK-G yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle birlikte tam anlamıyla Yeşil Tarife dönemi başlamış oldu.” dedi.
Yerli ve milli yenilenebilir kaynaklar dışa bağımlılığı azaltıyor
Yenilenebilir enerji kaynaklarına tüketici tarafındaki talebin artmasının önemine de değinen Kırım, sözlerine şu şekilde devam etti: “Örneğin İngiltere’de tüketicilerin yüzde 76’sı, elektrik tedarikçisi seçme aşamasında, kullanacakları elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesinin kararlarında önemli olduğunu söylüyor. Yeşil enerji tarifeleri artık ülkemizde de tüketicilerin tercihlerine sunuluyor. Türkiye’de doğayı ve gelecek nesilleri korumak adına Yeşil Tarife’ye geçilmesi, enerjide dışa bağımlılığın ve cari açığın azalması anlamına da geliyor.”
Yeşil Tarife’ye geçiş, tedarikçi değiştirmek kadar kolay
Elektrik tüketicileri, Yeşil Tarife’ye geçmek için bölgelerindeki görevli tedarik şirketine talepte bulunabiliyor. Tarife değişikliğindeki süreç, tedarikçi değişikliğine çok benzer olarak gerçekleşiyor. Tüketiciler başvurunun ardından son faturasını normal tarifeden ödüyor ve devam eden dönemlerde tedarik, Yeşil Tarife üzerinden gerçekleştiriliyor. Yeşil Tarife’ye geçme talebi bir yıl içinde en fazla 2 kez yapılabiliyor.
Mesken, ticarethane veya sanayi aboneleri, tedarikçilerine başvurarak Yeşil Tarife’ye geçiş yapabiliyor. Ancak Yeşil Tarife şu anda standart elektrik kullanımından daha yüksek fiyata mal oluyor. Bu tarifeye geçen tüketicilerin elektrik faturalarında, temin ettikleri enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini gösteren bir yeşil işaret bulunuyor. Tüketiciler aynı zamanda tedarikçilerinden yeşil enerji sertifikası da talep edebiliyor ve gerçek anlamda Yeşil Tarife kullanımı bu sertifika sistemi ile geçerli oluyor.
Kullanılan elektriğin yeşil enerji olduğu garanti altına alınıyor
Yeşil Tarife, tüketicinin satın aldığı elektriğin bir kısmının veya tamamının yenilenebilir kaynaklardan üretildiğinin taahhüdü anlamına geliyor. Elektrik sistemi bir havuz gibi işlediği ve tüm kaynaklardan üretilen elektrik birbirine karıştığı için fiziki olarak bir tüketicinin elektrik enerjisinin, direkt yenilenebilir kaynaklardan sağlanması mümkün değil. Bunu sağlamak için eşitleme yöntemi adı verilen bir mekanizma devreye giriyor. Örneğin, 100 birim elektrik tüketen bir tüketici için yenilenebilir enerji santrallerinden 100 birim kadar elektrik sisteme veriliyor. Giren ve çıkan elektrik sayaçlarla kayıt altına alınıyor ve sertifikasyon süreci ile birlikte tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretildiği teyit edilebiliyor. Tüketiciler elektrik kaynağını, tedarikçilerinin sağlamakla yükümlü olduğu Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi) ile kontrol edebiliyor.
Sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik için geçerli olacak
Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen Yeşil Enerji, rüzgar çiftlikleri ve hidroelektrik santralleri gibi çeşitli yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiliyor. Bazı ülkelerde yeşil enerji tarifeleri, karbon salınımı olmaması nedeniyle nükleer enerji santrallerinden üretilen elektriği de kapsarken çoğu ülkede tamamen yenilenebilir enerji santrallerinden sağlanıyor. Ülkemizdeki mevzuat uyarınca bir süre sonra devreye girecek olan nükleer enerji santralinden üretilen elektrik enerjisi, Yeşil Tarife kategorisine dahil edilmeyecek ve Yeşil Tarife sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik için geçerli olacak.
Yeşil Tarife, alım garantilerinden daha sürdürülebilir
Devlet tarafından yenilenebilir enerji santrallerine yatırımın artırılması amacıyla geçmişten günümüze kadar pek çok teşvik mekanizması uygulanıyor. Tüketiciler tarafından direkt olarak fark edilmese de bu teşvik mekanizması için belirli bir bedel elektrik faturalarına maliyet tarafında yansıtılıyor.
Nisan ayında, sadece yenilenebilir enerji santrallerine verilen alım garantisi teşviklerinin karşılığı olarak tüm tüketicilerin elektrik bedellerine tüketilen her bir kWh için 0,17127 TL yansıtıldı. Bir diğer taraftan alım garantileri için, hidroelektrik santrallerine kWh başına 0,62 TL, rüzgar enerji santrallerine 0,62 TL, güneş enerji santrallerine 1,13 TL, jeotermal enerji santrallerine ise 0,89 TL ödeniyor. Tüm bu bedeller direkt olarak tüketici faturalarına etki ettiğinden bu bedeller aslında tüketiciler tarafından ödeniyor. Bu durumda tavan fiyat olarak işlev gören Yeşil Tarife, ulusal tarife fiyatının YEKDEM alım garantilerinden daha düşük olması, sistemin gerçekten iyi işlemesi ve tüketiciler için orta vadede çok daha ucuz elektrik kullanımı anlamına gelirken elektrik piyasası ve ülkemiz için çok daha sürdürülebilir bir mekanizma işlemiş oluyor.
Uygulama ile ihracatçılarımızın Avrupa’daki etkinliği artacak
Yeşil Tarife’nin Avrupa Birliği’yle ticari ilişkiler açısından, Türkiye sanayicisinin işini kolaylaştıran bir uygulama olduğunu aktaran Çağada Kırım, “Zira özellikle Türkiye’de üretim yaptıran Avrupalı şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki hassasiyetleri oldukça yüksek. Avrupalı müşteriler halihazırda sürdürülebilirlik konusunda Türk sanayicisine pek çok şart getirmiş durumda ve çok yakında üretimde kullanılan elektriğin de sürdürülebilir kaynaklardan sağlanmasını ön şart olarak getirebilecekler. Yeşil Tarife mevzuatı yapılmamış olsaydı; ihracat pazarımızı Romanya, Bulgaristan ya da Polonya gibi ülkelere kaptırma riski ortaya çıkabilecekti.” diye konuştu.
Bilinçli tüketiciler, yeşil enerji kullananları tercih edecek
Yeşil Tarife’ye kadar yenilenebilir enerji teşvikinin sadece devlet tarafından yapıldığını ve tüketicilerin dolaylı olarak destek olduklarını aktaran Çağada Kırım, “Ancak bu tarife ile tüketiciler de yenilenebilir enerjiyi doğrudan desteklemiş olacak. Çevre hassasiyeti olan evler de bu tarifeye rağbet edecek. Aynı zamanda restoranlar, oteller ve kafeler de Yeşil Tarife’yi tercih ederek müşterilerine çevre hassasiyetlerini gösterecek. Bilinçli tüketiciler, yeşil enerji kullanan restoranları veya kafeleri tercih etmeye başlayacak.” şeklinde konuştu.
Amerika, Avrupa ve Türkiye’de Yeşil Tarife benzer şekilde uygulanıyor
Dünyadaki ve Avrupa’daki örneklerine bakıldığında Yeşil Tarife, Türkiye’de uygulamaya geçen sisteme oldukça benzer bir yapıda. Ancak piyasası daha gelişmiş olan ülkelerde karbon piyasaları gibi farklı yöntemler de öne çıkıyor. Tüketicilerin de çevre bilincinin görece daha yüksek olduğu bu ülkelerde tüketiciler yeşil tarifelere, diğer tarifelere nazaran çok daha fazla ilgi gösteriyor. Yatırımcılar ise tüketici talebine göre yatırımlarını yenilenebilir enerjiye yaparak daha çok tüketiciye hizmet vermeyi amaçlıyor. Böylece düzgün yapıda bir yenilenebilir enerji piyasası oluşmuş oluyor. Görevli tedarik şirketlerine ilave olarak serbest tedarikçilerin de bu ayrımı kullanıcılarına sunmasıyla birlikte ülkemizde de aynı gelişmenin kaydedilmesi bekleniyor.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın