Diyabet, yaşam boyu kontrol gerektiren bir hastalıktır. Diyabetin bütün vücudu etkileyebildiği gibi gözü de etkilediğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Diyabet olup yıllarca hiçbir göz problemi yaşamayan insanlar olduğu gibi diyabetin etkilerine bağlı ciddi göz ve görme problemleri yaşayan kişiler de mevcut. Başlangıçta diyabete bağlı göz problemleri başlamasına rağmen hastalar hiçbir şikayet hissetmeyebilirler” dedi. Bir şikâyet olmasa dahi yılda 2 kez kontrole gidilmeli Hastaların diyabetin komplikasyonlarına bağlı belirtti hissettiklerinde genelde gözdeki hasarın önemli oranda ilerlemiş durumda olduğunu vurgulayan Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Bu problemler başlangıç aşamasında iyi takip edilip gerekli durumlarda uygun tedaviler yapılırsa kalıcı görme hasarları önemli oranda önlenebilir. Bunu yapabilmenin tek yolu diyabet teşhisi konmuş hastaların düzenli göz muayenesinden geçer. Diyabet olan her kişinin görsel bir şikâyeti olmasa bile senede en az 2 kere düzenli göz muayenesi yaptırması gerekir. Muayenelerde bir sorun tespit edilirse ona göre yol haritası çizilmeli” uyarısında bulundu. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, diyabetik hastalardaki sık görülen göz problemleri glokom, katarakt ve retinopati hastalıkları ve tedavilerine ilişkin önemli bilgiler paylaştı: Glokom göz tansiyonu olarak bilinir. Diyabetik hastalarda glokom diyabetik olmayanlara göre yaklaşık iki kat daha sık görülür. Glokomun erken tanınması ve tedavisine başlanması kalıcı görme hasarını önlemede en önemli faktördür. Glokom için ilaç tedavisi, lazer tedavileri ve cerrahi olmak üzere hastanın durumuna göre çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur. Katarakt ise göz bebeği olarak bilinen pupillanın hemen arkasında bulunan lensin matlaşmasıyla karakterize bulanıklaşmaya neden olan bir göz hastalığıdır. Yaşla beraber sıklığı artsa da diyabetik hastalarda da diyabetik olmayanlara göre daha sık görülen bir durumdur. Tedavisi ise cerrahidir. Diyabetik retinopati adından anlaşılacağı üzere gözün retina tabakasında diyabete bağlı olarak gelişen birtakım bozukluklardır. Diyabetik retinopatiyi 3 kategoride incelemek gerekir. 1) Proliferatif olmayan (non proliferatif) retinopati diyabete bağlı retinopatinin başlangıç evresidir. Burada göz arkasında kanamalar başlamıştır ancak çok major bir sorun henüz oluşturmamaktadır. Bu evredeki hastaları yakın takip ederek gerekli durumlarda tedavilerini yaparak görme kayıplarının önlenmesi en önemli durumlardan biridir. Bu dönemde hastaların görsel şikayetleri olmadığı için genellikle rutin göz muayenesi sırasında hekimler tarafından tanınırlar. 2) Maküler ödem ise retina merkezinde görme reseptör hücrelerinin yoğun olduğu bölgede sıvı birikmesi nedeniyle görmeyi oldukça düşüren bir durumdur. Ödem artmasına paralel olarak görme düşer, ödem azalınca görmede iyileşme olur. Ancak ödemin çok uzun süre devam etmesi durumunda tedavi ile ödem azaltılsa da görme aynı oranda düzelmeyebilir. Bu nedenle bu durum tespit edilmesi durumunda hızlıca tedavi uygulanmalıdır. 3) Proliferatif diyabetik retinopati ise diyabetin en ağır göz problemlerinden biridir. Retina tabakasındaki dolaşım bozukluğuna bağlı retina üzerinde yeni damarlar oluşur. Bu damarlar retinanın gerçek damarları gibi sağlıklı değildir. Kırılgandır ve kanamaya meyillidirler. Bu retina kanamaları göz içerisini doldurursa görme tamamen gidebilir ve oldukça kritik ameliyatlara ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca retinadaki bu dolaşım bozukluğu ve kanamalar oldukça sorunlu ve kontrolü zor olan glokom türlerine sebep olabilir. Bu durum da sadece görme problemine değil gözlerde kontrolü zor olan ağrılara da neden olabilir. Diyabetin retinopati üzerindeki etkilerine ilişkin tedaviler lazer tedavileri, göz içi enjeksiyonlar ve vitrektomi ameliyatları olmak üzere 3 gruba ayrılabilir.Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Diyabet, yaşam boyu kontrol gerektiren bir hastalıktır. Diyabetin bütün vücudu etkileyebildiği gibi gözü de etkilediğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Diyabet olup yıllarca hiçbir göz problemi yaşamayan insanlar olduğu gibi diyabetin etkilerine bağlı ciddi göz ve görme problemleri yaşayan kişiler de mevcut. Başlangıçta diyabete bağlı göz problemleri başlamasına rağmen hastalar hiçbir şikayet hissetmeyebilirler” dedi.
Bir şikâyet olmasa dahi yılda 2 kez kontrole gidilmeli
Hastaların diyabetin komplikasyonlarına bağlı belirtti hissettiklerinde genelde gözdeki hasarın önemli oranda ilerlemiş durumda olduğunu vurgulayan Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Bu problemler başlangıç aşamasında iyi takip edilip gerekli durumlarda uygun tedaviler yapılırsa kalıcı görme hasarları önemli oranda önlenebilir. Bunu yapabilmenin tek yolu diyabet teşhisi konmuş hastaların düzenli göz muayenesinden geçer. Diyabet olan her kişinin görsel bir şikâyeti olmasa bile senede en az 2 kere düzenli göz muayenesi yaptırması gerekir. Muayenelerde bir sorun tespit edilirse ona göre yol haritası çizilmeli” uyarısında bulundu.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, diyabetik hastalardaki sık görülen göz problemleri glokom, katarakt ve retinopati hastalıkları ve tedavilerine ilişkin önemli bilgiler paylaştı:
Glokom göz tansiyonu olarak bilinir. Diyabetik hastalarda glokom diyabetik olmayanlara göre yaklaşık iki kat daha sık görülür. Glokomun erken tanınması ve tedavisine başlanması kalıcı görme hasarını önlemede en önemli faktördür. Glokom için ilaç tedavisi, lazer tedavileri ve cerrahi olmak üzere hastanın durumuna göre çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur.
Katarakt ise göz bebeği olarak bilinen pupillanın hemen arkasında bulunan lensin matlaşmasıyla karakterize bulanıklaşmaya neden olan bir göz hastalığıdır. Yaşla beraber sıklığı artsa da diyabetik hastalarda da diyabetik olmayanlara göre daha sık görülen bir durumdur. Tedavisi ise cerrahidir.
Diyabetik retinopati adından anlaşılacağı üzere gözün retina tabakasında diyabete bağlı olarak gelişen birtakım bozukluklardır. Diyabetik retinopatiyi 3 kategoride incelemek gerekir.
1) Proliferatif olmayan (non proliferatif) retinopati diyabete bağlı retinopatinin başlangıç evresidir. Burada göz arkasında kanamalar başlamıştır ancak çok major bir sorun henüz oluşturmamaktadır. Bu evredeki hastaları yakın takip ederek gerekli durumlarda tedavilerini yaparak görme kayıplarının önlenmesi en önemli durumlardan biridir. Bu dönemde hastaların görsel şikayetleri olmadığı için genellikle rutin göz muayenesi sırasında hekimler tarafından tanınırlar.
2) Maküler ödem ise retina merkezinde görme reseptör hücrelerinin yoğun olduğu bölgede sıvı birikmesi nedeniyle görmeyi oldukça düşüren bir durumdur. Ödem artmasına paralel olarak görme düşer, ödem azalınca görmede iyileşme olur. Ancak ödemin çok uzun süre devam etmesi durumunda tedavi ile ödem azaltılsa da görme aynı oranda düzelmeyebilir. Bu nedenle bu durum tespit edilmesi durumunda hızlıca tedavi uygulanmalıdır.
3) Proliferatif diyabetik retinopati ise diyabetin en ağır göz problemlerinden biridir. Retina tabakasındaki dolaşım bozukluğuna bağlı retina üzerinde yeni damarlar oluşur. Bu damarlar retinanın gerçek damarları gibi sağlıklı değildir. Kırılgandır ve kanamaya meyillidirler. Bu retina kanamaları göz içerisini doldurursa görme tamamen gidebilir ve oldukça kritik ameliyatlara ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca retinadaki bu dolaşım bozukluğu ve kanamalar oldukça sorunlu ve kontrolü zor olan glokom türlerine sebep olabilir. Bu durum da sadece görme problemine değil gözlerde kontrolü zor olan ağrılara da neden olabilir.
Diyabetin retinopati üzerindeki etkilerine ilişkin tedaviler lazer tedavileri, göz içi enjeksiyonlar ve vitrektomi ameliyatları olmak üzere 3 gruba ayrılabilir.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın