Koronavirüs kaynaklı ölümlerin 3’te 1’i kalbe bağlı sebepler nedeniyle gerçekleşiyor. Kalpte doğrudan hasara yol açıp çeşitli sorunlara neden olabilen Covid-19 virüsü, var olan kalp hastalıklarını da ağırlaştırabiliyor. Kalp kasına yerleşerek miyokardit (kalp kası iltihabı) oluşumuna sebep olan Covid-19 hastalığını atlatan kişilerin ilerleyen dönemlerde miyokardiyopati adı verilen kalp kası hastalığı ile karşı karşıya kalma riski artıyor. Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Oto, Covid-19 virüsünün kalp hastalıklarına etkisi ve alınması gereken önlemler ile ilgili bilgi verdi.
Koronavirüs kaynaklı ölümlerin 3’te 1’i kalbe bağlı sebepler nedeniyle gerçekleşiyor. Kalpte doğrudan hasara yol açıp çeşitli sorunlara neden olabilen Covid-19 virüsü, var olan kalp hastalıklarını da ağırlaştırabiliyor. Kalp kasına yerleşerek miyokardit (kalp kası iltihabı) oluşumuna sebep olan Covid-19 hastalığını atlatan kişilerin ilerleyen dönemlerde miyokardiyopati adı verilen kalp kası hastalığı ile karşı karşıya kalma riski artıyor. Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Oto, Covid-19 virüsünün kalp hastalıklarına etkisi ve alınması gereken önlemler ile ilgili bilgi verdi.
Baskılanmış bağışıklık hastalanma olasılığını artırır
Kalp hastalıkları, hastaların bağışıklığı baskılayıcı rahatsızlıkları yoksa tek başına koronavirüse yakalanma riskini artırmamaktadır. Ancak kalp yetmezliği gibi ağır kalp hastalığı olanlar ve diyabetik hasta gruplarında bağışıklık sistemlerinin baskılanmış olması koronavirüse yakalanma olasılığını yükseltmektedir. Bununla birlikte koronavirüse yakalanma halinde altta yatan kalp hastalığı varlığı (Hipertansiyon,Koroner Kalp Hastalığı,Kalp Yetmezliği,Ağır Kalp Kapak Hastalıkları, Ağır Doğumsal Kalp Hastalıkları ) ve şeker hastalığı varlığı hastalığın ağır seyretmesine ve hatta bazen ölümcül olmasına neden olabilir.
Koronavirüs kaynaklı ölümlerin üçte biri kalbe bağlı sebeplerle gerçekleşir
Covid-19 enfeksiyonu solunum yolları hastalığı gibi görülse de temelde koronavirüs kaynaklı ölümlerin üçte biri kalbe bağlı nedenlerle gerçekleşmektedir. Bu ölümler büyük ölçüde ya ciddi bir ritim bozukluğu ya da kalbin ağır hasar görmesi nedeniyle kalbin pompa gücünü kaybetmesi sonucunda olmaktadır. Dolayısıyla yoğun bakımlarda kalp nedenli ölümler ön plandadır.
Koronavirüs pıhtılaşmaya yol açarak kalp krizi riskini yükseltiyor
Covid-19 virüsünün kendisi temelde damarın iç yüzünü örten örtüyü yaygın olarak tutmaktadır. Dolayısıyla bu virüs damar olan her yerde ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Virüsün yarattığı en önemli sorun ise damar içi pıhtılaşmaya neden olmasıdır. Bu durum bir yandan akciğerde meydana gelen tutulumların temelini oluştururken, diğer yandan kalp krizini kolaylaştıran bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mevcut kalp hastalıklarının ağırlaşmasına sebep oluyor
Kalp ve damar sağlığını etkileyen Covid-19’un ikinci etkisi de var olan kalp hastalıklarını ağırlaştırmasıdır. Hafif bir koroner rahatsızlığı olan hastalarda kalbi besleyen damarların içindeki plakaların yırtılmasına, plakaların üstünde pıhtıların oluşmasına ve kalp krizine neden olmaktadır. Bazen ilk belirti kalp krizi olabilmektedir. Bunun yanında beyin, böbrekler ve akciğerlerde de her türlü damar tıkanıklığına sebebiyet vermektedir.
Koronavirüs kalp kası iltihabına neden oluyor
Covid -19 virüsü kalp kasının kendisini ve zarlarını da tutabilmektedir. Kalbi tuttuğunda çok ağır hasara neden olan koronavirüsün miyokarda (kalp kası) yerleşip, hastalık yapması sonucunda miyokardit (kalp kası iltihabı) oluşmaktadır. Normal koşullarda kendini sınırlayan miyokardit, koronavirüs hastalarında bazen çok ağır seyredip, ciddi hasarlara neden olabilmektedir. Bununla birlikte kalbin kasılma fonksiyonunu bozan kardiyomiyopati denilen uzun vadeli sakatlık bırakan bir rahatsızlığa da yol açabilmektedir.
Koronavirüs geçirenler gelecekte nelerle karşılaşabilir?
“Miyokardit geçiren hastaları gelecekte neler bekliyor?” sorusu en önemli konular arasında yer almaktadır. Koronavirüsü atlatan hastaların gelecekte nelerle karşılaşacağı şu anda bilinmemekle beraber, bu konuyla ilgili gelecekte yaşanması muhtemel bir tsunami beklentisi bulunmaktadır. Koronavirüsü atlatan kişilerde orta ve ileri vadede miyokardiyopati rahatsızlığı oluşup, kalp yetmezliği gelişme ihtimali kötü sonuçlar doğurabilir.
Koronavirüs sonrası kalbin kasılma gücü bozulabilir
Koronavirüsü atlatmış özellikle genç ve semptomu olan hastalarda, hastalığın kalpte ve akciğerde izler bıraktığı görülebilmektedir. Bu hastalarda koronavirüs sonrasında kalbin kasılma gücü ciddi şekilde bozulabilmektedir. Bu izlerin yanı sıra hipertansiyon ve diyabet gibi başka rahatsızlıkların bulunması kalp ve damar sisteminin daha fazla etkilenmesine neden olabilecek faktörleri oluşturmaktadır.
Kalp ve tansiyon ilaçlarınızı mutlaka kullanmaya devam edin
Covid-19’a yakalanan hastaların kalp hastalıkları ve tansiyon için aldıkları ilaçları kesinlikle bırakmamaları, tedavilerine çok dikkatli bir şekilde ve kendilerine hekimlerin önerdiği biçimde devam etmeleri gerekmektedir. Güncel çalışmalara göre; kullanılan ilaçlardan herhangi birisinin korona riskini artırmadığına, aksine çok yararlı olduğuna inanılmaktadır. Aynı zamanda aşı olmaktan da kaçınılmamalıdır. Kalp problemi olan bireyler sıraları geldiğinde hem kendilerini hem de sevdiklerini korumak için mutlaka aşı olmalıdır.
Koronavirüs ilaçlarını kullanmaktan korkmayın
Koronavirüs tedavisi için kullanılan ve önerilen bazı ilaçların kullanılıp, kullanılmayacağına dair kamuoyunda tartışmalar yaşanmaktadır. Bu ilaçlar zaten uzman doktor kontrolü altında verildiği için olumsuz bir etkisi bulunmamaktadır. Hekimin uygun gördüğü ilaçları almaktan korkulmaması ve düzenli kullanımları önemlidir.
Mutasyona uğrayan koronavirüse karşı daha dikkatli olunmalı
Covid geçirdikten sonra da mutlaka korunmaya devam edilmesi gerekmektedir. Bu çok kritik bir konudur. Çünkü yeni mutant vakaları görüldükten sonra yeniden bulaşma olasılığı bulunmaktadır. Bununla birlikte bağışıklık süresinin ne kadar olduğu ve herkeste ne kadar bağışıklık bıraktığı net olarak bilinmemektedir. Bütün bunlar hastalık geçirilse bile korunma zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Pandemiye bağlı şişmanlık önemli bir halk sağlığı sorunu haline geliyor
Pandemi süresinde eve kapanma, hareketsizlik ve sağlıksız beslenme ile yaygın bir şişmanlama eğilimi gözlenmekte ve bu durum hastalarımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun yanında şişmanlığın kalp ve damar hastalıklarının ve diyabetin davetçisi olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle pandemi süresince, eve kapanma dönemlerinde sağlıklı beslenmeye her zamankinden daha fazla özen gösterilmesi ve olanak olduğunca koronavirüsten korunma prensipleri içinde hareket edilmesi (ev içi egzersizleri, açık havada kalabalık olmayan ortamlarda yürüme vb) gerekmektedir.
Pandemi sürecinde uygulanabilecek öneriler şunlardır:
*Hareketsizlik, aşırı ve kötü beslenme kilo alımına; kilo alımı da tansiyon ve şekerin kontrolden çıkarak bazı rahatsızlıkların tetiklenmesine neden olmaktadır. Evden çok fazla çıkmamak beslenme düzenini değiştirmektedir ancak mutlaka sağlıklı bir beslenme planı uygulanmalıdır.
*Evde kalanlar mutlaka hareket etmeye çalışmalıdır. Hareketler ev içinde veya kalabalık olmayan yerlerde yapılabilir. En azından açık havada yürüyüşler gerçekleştirilmelidir.
*Kalp krizi benzeri durumlarda veya kalp krizi öncesi şikayetlerin olduğu hallerde koronavirüs korkusuyla hastaneye gitmemek, durumu kötüleştirip ağır kalp krizlerine yol açar. Göğüs ağrısı, ritim bozuklukları, nefes darlığı gibi şikayetleri olanlar vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalıdır.
*Önemli bir kalp hastalığı, diyabeti ve tansiyonu olan kişiler doktor kontrollerini aksatmamalıdır.
*Hastalar doktorları tarafından verilen ilaçlarını kullanmaya devam etmelidir
* Vitamin ve mineral desteklerinin kullanılması yerine taze meyve, sebze tüketmek, öğün atlamamak ve kilo aldırmayacak bir beslenme oluşturulmalıdır.
Yorum Yazın