Erkeklerde yaşlanma ile birlikte kandaki testosteron hormonu seviyesinin azalması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan klinik tablo andropoz olarak tanımlanıyor. 50 yaşından sonra görülebilen andropoz için kesin bir yaş sınırı olmadığını belirten uzmanlar; özellikle fiziksel sağlığı yerinde olan, sosyal, psikolojik ve fizyolojik yönden herhangi bir sorun yaşamayan kişilerde bu sürecin hafif belirtilerle atlatılabileceğine dikkat çekiyor. Uzmanlar bu sürecin en çok bilinen belirtisinin cinsel işlev bozukluğu olduğunu, bireylerde depresyon ve kaygı bozukluklarının da görülebileceğini ifade ediyor. Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Dilek Sarıkaya, andropozun belirtilerine ve tedavi yöntemlerine değindi. Depresif belirtiler ortaya çıkabilir Erkeklerde yaşlanma ile birlikte kandaki testosteron hormonu seviyesinin azalmasına bağlı ortaya çıkan klinik tablonun andropoz olarak tanımlandığını belirten Dr. Dilek Sarıkaya, “Bu sürecin en bilinen belirtisi cinsel işlevlerdeki bozulmadır. Testosteron cinsel işlevlerin düzenlenmesine ek olarak kişinin ruh hâlinin dengelenmesinde de etkili bir hormondur. Bu nedenle testosteron hormonu azalması ile depresif belirtiler ve uyku bozuklukları gibi ruhsal birtakım belirtiler de ortaya çıkabilir.” dedi. Kesin bir yaş sınırı yok! Erkeklerde 40 yaşından sonra kandaki testosteron seviyesi gerilese de bu gerilemenin her erkekte aynı seviyede olmadığını belirten Sarıkaya, “Bu nedenle andropozun her erkekte ortaya çıkan bir durum olmadığını söyleyebiliriz. Sıklıkla 50 yaşından sonra görülebilen andropoz için kesin bir yaş sınırı bulunmuyor. Özellikle fiziksel sağlığı yerinde olan sosyal, psikolojik ve fizyolojik yönden herhangi bir sorun yaşamayan kişilerde bu süreç oldukça yumuşak bir geçiş şeklinde gerçekleşebiliyor veya hafif belirtilerle atlatılabiliyor. Bazı kişilerde ise andropoz belirtileri çok belirgindir.” diye konuştu. Bu belirtilere dikkat! Dr. Dilek Sarıkaya, en yaygın görülen andropoz belirtilerini şöyle sıraladı: “Cinsel isteksizlik, ereksiyon (sertleşme) problemleri, erken boşalma, ani gelen ateş basması, kaygı düzeyinde artış veya depresyon, yorgunluk ve sinirlilik hali, motivasyon güçlüğü, unutkanlık, uyku düzenine ilişkin bozukluklar ve uyku gereksiniminde artış, kas ve eklemlerde ağrılar, vücuttaki tüylerde azalma, kilo artışı, ciltte kuruluk ve kırışıklıklarda artış, kemik erimesi ve anemi.” Depresyon ve kaygı bozukluğu görülebilir Testosteron düzeylerinde azalma ile birlikte moral bozukluğu, duygudurum dalgalanmaları, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, genel motivasyon kaybı, uyku sorunları, enerji azlığı, kilo artışı gibi belirtilerin sıkça görüldüğüne dikkat çeken Sarıkaya, “Andropoz döneminde ortaya çıkan cinsel sorunlar ve duygusal değişimler erkeklerin hayatlarını tekrar incelemesine, amaçlarını, hayallerini gözden geçirmesine neden olur. Gençlik yıllarına duyulan özlem, cinsel işlevlerin kaybı ve bedendeki değişimlerle birlikte ortaya çıkabilen yetersizlik hissi bir orta yaş krizini tetikleyebilir. Öfke, tahammülsüzlük ve dürtüsel davranışlar yakın ilişkilerde sorunlara yol açabilir. Ayrıca sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma, depresyon ve kaygı bozukluğu ortaya çıkabilir.” ifadelerini kullandı. Andropoz tedavisi nasıl olmalıdır? Dr. Dilek Sarıkaya, ‘Andropoz tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekebilir’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Belirtileri yaşayan kişilerin öncelikle bir üroloji uzmanı tarafından muayene edilmeleri, hormon seviyelerinin incelenmesi ve gerekli tedavilerin uygulanması yerinde olacaktır. Eşlik eden ruhsal belirtilerin varlığında ise bir ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirme yapılmasını öneriyoruz. Genel bir ruhsal muayene yapıldıktan sonra uyku bozukluğu, depresyon ya da kaygı bozukluğu tablosu eşlik etmesi halinde psikofarmakolojik ilaç tedavileri düşünülebilir. Ayrıca cinsel terapiler alanında uzmanlaşmış bir ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanından cinsel danışmanlık alınabilir, cinsel terapi uygulanması söz konusu olabilir. Süreçte ortaya çıkması muhtemel ilişki sorunlarında ise bireysel psikoterapi ya da aile ve çift terapisine başvurulması uygun olacaktır.“ Bilgi için: İletişim Ofisi Halkla İlişkiler Ajansı Ali Aksoy / [email protected] / 0542 687 16 68 |
Yorum Yazın