© Sektorel 2021

Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğu tahmin ediliyor

 Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü vesilesiyle ürtiker hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere “Ürtikerle Yaşama Sanatı” projesi hayata geçirildi. Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu kronik ürtiker hastalığı hakkında bilgiler paylaşarak hastalıkta düzenli kontrolün önemine dikkat çekti.    “20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda daha fazla görülüyor”  Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker, toplumda sık görülen ve aniden ortaya çıkıp aynı gün içinde kendiliğinden kaybolabilen kaşıntılı, kabarık ve ödemli plaklarla karakterize bir cilt hastalığıdır. Ürtikerin yaklaşık altı haftadan daha kısa süren akut formları dışında yıllarca süren kronik formları da vardır. Akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğünü ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Server Serdaroğlu, kronik ürtikerin 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekti. İnsanların yaklaşık beşte birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiğini belirten Prof. Dr. Serdaroğlu, Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğunu belirtti.     “Düzenli doktor kontrolüyle kontrol altına alınabiliyor” Kronik ürtiker, gözlemlenen tetikleyicilere göre kronik spontan ve kronik uyarılabilir olarak ikiye ayrılıyor. Kronik spontan ürtikerde, belirli bir tetikleyici olmaksızın belirtiler ortaya çıkarken, kronik uyarılabilir ürtikerde deriyi çizme, basınç uygulama, soğuk ya da sıcak teması, güneş ışınlarına maruz kalma ve egzersiz gibi çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor. Çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar, bazı hormon hastalıkları, stres ve besin katkı maddeleri gibi faktörler hastalığı ortaya çıkarabiliyor ya da alevlendirebiliyor. Bu faktörlerin tespit edilip müdahale edilmesi, hastalığın yatışmasını kolaylaştırıyor.   Ürtiker tedavisinin temelinin, sebeplerin ortadan kaldırılması ve belirtilerin kontrol altına alınması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Serdaroğlu, kronik ürtiker tedavisinin uzun soluklu olduğunu belirterek, doğru tedavinin belirlenmesinin ve düzenli doktor kontrolünün ürtiker tedavisinde altın kural olduğunu vurguladı.     “Hastalar çaresiz değil” Özellikle kronik spontan ürtikerin hasta yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalarda kaşıntı nedeniyle ortaya çıkan uyku düzensizliğinin yanı sıra, dikkat eksikliği, halsizlik, sosyal yaşam ve iş başarısında azalmayla birlikte anksiyete gelişebileceğini belirtti. Ürtiker hastalarının çaresiz olmadıklarını ifade ederek, “1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’nde farkındalığı artırmanın ve hastaları bilgilendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ürtiker hastaları aynı zamanda, bilgi eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalardan dolayı iş yaşamlarında ve sosyal hayatlarında rahatsız edici bakışlara ve davranışlara maruz kalabiliyor. Hastalıkla ilgili önyargıları yıkarak hastalarda ve toplumda bilinirliği artırmak hastalıkla mücadelede önemli bir basamak” şeklinde konuştu.      “Ürtikeri Değil Hayatını Yaşa”  Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği, Novartis iş birliğiyle 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü kapsamında ürtiker hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere “Ürtikerle Yaşama Sanatı” projesi hayata geçirildi. “Ürtikeri Değil Hayatını Yaşa” sloganıyla başlatılan “Ürtikerle Yaşama Sanatı” projesiyle dans, resim ve vücut boyama gibi sanatın çeşitli dallarıyla ürtiker hastalarının içinde bulunduğu zorlu yolculuğa dikkat çekiliyor. Proje kapsamında hazırlanan video serisinde ürtiker hastalarının karşılaştıkları zorluklar sanatsal bir dille ele alınarak hastalık semptomları gerçek bir deneyime dönüştürülüyor. Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

 Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü vesilesiyle ürtiker hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere “Ürtikerle Yaşama Sanatı” projesi hayata geçirildi. Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu kronik ürtiker hastalığı hakkında bilgiler paylaşarak hastalıkta düzenli kontrolün önemine dikkat çekti. 

 

“20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda daha fazla görülüyor” 

Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker, toplumda sık görülen ve aniden ortaya çıkıp aynı gün içinde kendiliğinden kaybolabilen kaşıntılı, kabarık ve ödemli plaklarla karakterize bir cilt hastalığıdır. Ürtikerin yaklaşık altı haftadan daha kısa süren akut formları dışında yıllarca süren kronik formları da vardır. Akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğünü ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Server Serdaroğlu, kronik ürtikerin 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekti. İnsanların yaklaşık beşte birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiğini belirten Prof. Dr. Serdaroğlu, Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğunu belirtti. 

 

 “Düzenli doktor kontrolüyle kontrol altına alınabiliyor”

Kronik ürtiker, gözlemlenen tetikleyicilere göre kronik spontan ve kronik uyarılabilir olarak ikiye ayrılıyor. Kronik spontan ürtikerde, belirli bir tetikleyici olmaksızın belirtiler ortaya çıkarken, kronik uyarılabilir ürtikerde deriyi çizme, basınç uygulama, soğuk ya da sıcak teması, güneş ışınlarına maruz kalma ve egzersiz gibi çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor. Çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar, bazı hormon hastalıkları, stres ve besin katkı maddeleri gibi faktörler hastalığı ortaya çıkarabiliyor ya da alevlendirebiliyor. Bu faktörlerin tespit edilip müdahale edilmesi, hastalığın yatışmasını kolaylaştırıyor.

 

Ürtiker tedavisinin temelinin, sebeplerin ortadan kaldırılması ve belirtilerin kontrol altına alınması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Serdaroğlu, kronik ürtiker tedavisinin uzun soluklu olduğunu belirterek, doğru tedavinin belirlenmesinin ve düzenli doktor kontrolünün ürtiker tedavisinde altın kural olduğunu vurguladı.

 

 

“Hastalar çaresiz değil”

Özellikle kronik spontan ürtikerin hasta yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Serdaroğlu, hastalarda kaşıntı nedeniyle ortaya çıkan uyku düzensizliğinin yanı sıra, dikkat eksikliği, halsizlik, sosyal yaşam ve iş başarısında azalmayla birlikte anksiyete gelişebileceğini belirtti. Ürtiker hastalarının çaresiz olmadıklarını ifade ederek, “1 Ekim Dünya Ürtiker Günü’nde farkındalığı artırmanın ve hastaları bilgilendirmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ürtiker hastaları aynı zamanda, bilgi eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalardan dolayı iş yaşamlarında ve sosyal hayatlarında rahatsız edici bakışlara ve davranışlara maruz kalabiliyor. Hastalıkla ilgili önyargıları yıkarak hastalarda ve toplumda bilinirliği artırmak hastalıkla mücadelede önemli bir basamak” şeklinde konuştu.

 

 

 “Ürtikeri Değil Hayatını Yaşa” 

Kozmetoloji ve Dermatoloji Akademisi Derneği, Novartis iş birliğiyle 1 Ekim Dünya Ürtiker Günü kapsamında ürtiker hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere “Ürtikerle Yaşama Sanatı” projesi hayata geçirildi. “Ürtikeri Değil Hayatını Yaşa” sloganıyla başlatılan “Ürtikerle Yaşama Sanatı” projesiyle dans, resim ve vücut boyama gibi sanatın çeşitli dallarıyla ürtiker hastalarının içinde bulunduğu zorlu yolculuğa dikkat çekiliyor. Proje kapsamında hazırlanan video serisinde ürtiker hastalarının karşılaştıkları zorluklar sanatsal bir dille ele alınarak hastalık semptomları gerçek bir deneyime dönüştürülüyor.


Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER