Tekstil sektörünün atıkları Fashion Prime’da değerleniyor
AJANSTekstil endüstrisinin yol haritası, Fashion Prime Fuarı’nda çiziliyor. Ticaretin yanı sıra sektörün geleceğine ışık tutan etkinlikler, fuar katılımcı ve ziyaretçileri tarafından ilgiyle takip ediliyor. Tasarım ve söyleşileriyle büyük beğeni toplayan etkinlik alanı, fuarın ikinci gününde çok özel bir söyleşiye ev sahipliği yaptı. “Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilir Sanat ile Tasarım” başlıklı söyleşi, küresel iklim krizinde yüzde 8’lik payı olan moda endüstrisindeki atık yönetiminin önemine değindi. Söyleşide, hızlı moda zincirindeki yeni tasarım ve üretim anlayış yerine, eski tasarım ve üretim atıklarının değerlendirilerek sürdürülebilir bir moda anlayışı benimsenmesi gerektiğine vurgu yapıldı. “Sistem atık oluşturmak üzerine inşa edilmiş” Moda sektörünün üretim atıkları ve tüketim hızına yönelik bilgiler veren İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şölen Kipöz, döngüsel ve bütüncül düşünen tasarım modellerinin, ürünlerin uzun süreli tüketimi için önemli bir etken olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Kipöz, “Küresel iklim krizinde modanın ve tasarım endüstrisinin yüzde 8’lik bir payı var. Karbon ayak izinin yüzde 10’unu, atık su kirliliğinin yüzde 20’sini moda endüstrisi yaratıyor. Hiçbir kumaş, endüstriyel süreç olmadan üretilemez. Yaptığınız her faaliyetle bu gezegende iz bırakıyorsunuz. Yani döngüsel tasarım dediğimiz şey bütün sektörün döngüsel değişmesine odaklı bir kavram. Şu an uygulaması zor çünkü sistem tamamen atık oluşturmak üzerine inşa edilmiş. Fakat genç tasarımcılar bunun farkında ve attıkları her adımda gezegen üzerinde yıkıcı izler bırakmayan uygulamalar yapmaya çalışıyorlar. Sektör de bu yönde değişecek” dedi. Geri dönüşüm yerini ileri dönüşüme bırakmalı Geri dönüşüm uygulamalarına yönelik bilgiler veren Doç. Dr. Kipöz, “Geri dönüşüm dediğimiz şeyde çok ciddi bir yanılsama var bence. Geri dönüşümün hayatımızı kurtaracağını düşünüyoruz. Aslında biz geri dönüşümü atık oluşturduğumuz için yapıyoruz. Plastik şişelerden kumaş ürettiğimiz ve bunu aldığımız zaman kendimizi iyi hissediyoruz. Geri dönüştürülmüş ürün aldığımız için mutlu hissetmemizi sağlayan bir tüketim kültürü var. Ama başlangıçta o plastik şişeyi üretmesek daha iyi olurdu. Biraz bu noktaya gelmek durumundayız. İleri dönüşüm dediğimiz şey, bir ürünü üretirken onu minimum atıkla üretip tekrar kullanımına olanak sağlıyor” ifadelerinde bulundu. Tekstil atıklarından sanata Yaklaşık 8-10 yıl önce etrafımda çok fazla tüketen insanın olduğunu gözlemlediğini ifade eden sanatçı Deniz Sağdıç, atık malzemeleri sanat eserine dönüştürdüğü hikayesini şu şekilde ifade etti: “Çöp kenarlarında kullanılıp atılmış pek çok nesnenin olduğunu görmeye başladım. ‘Bir nesnenin ömrü sadece o kadar mı?’, ‘Ben kendi alanımda sanatla uğraşan biri olarak nesnelerin ömrünü uzatabilmek için ne yapabilirim?’ dediğim noktada hikayem başladı. Bu tüketim çılgınlığına son veremeyebilirim ama bir fikir inşa edebilirim diye düşündüm. Kendi dolabımdan ve eşyalarımdan başlayarak bir seri oluşturmaya başladım. Tekstil atıklarına ihtiyaç duydum. Biz bir Anadolu medeniyeti olarak tekstil cennetiyiz ve inanılmaz kaliteli kumaşlarımız var. Bu kadar zengin bir üretime sahipsek mutlaka atıklarımız vardır diye düşündüm. Ve gördüm ki yüzde 8 ile 18 arasında tekstil atığı mevcut. Bu tablonun ardından kurumlarla iş birliği yapmam gerektiğini düşündüm. Onların atık dediği malzemeleri toplayıp onlar için proje ürettim. Bu sektörler inanılmaz yoğun ve stresli bir süreç yaşıyor. Bu noktada sanatla buluşmaları imkansızlaşıyor. O zaman dedim ki bu kadar büyük ve özverili bir çalışan kitlesine sahip bir sektöre ben sanatı götürebilirim. Hem de onlara tanıdıkları ve bildikleri nesnelerle neler yapabileceklerini gösterebilirim”. Kurumlarla iş birliklerimiz başladı. Sanatla sektörü birleştirerek yeni bir dil yaratmaya çalıştım”. Türkiye’de ilk kez Fashion Prime Fuarı’na katıldı Yaklaşık 20 yıldır sanatla uğraşan ve ilk kez Türkiye’de bir fuara katılan Deniz Sağdıç, atık malzemelerden insan portreleri yaratarak onlara yeni bir ruh kazandırıyor. Dünya üzerinde pek çok çalışması olan Sağdıç, eserlerinde insan portelerine yer vererek sanatı insana dokunan bir iletişim aracına dönüştürüyor. Daha önce pek çok uluslararası fuar ve organziasyonda sektörlerin atık malzemelerinden atölye çalışmaları yapan başarılı sanatçı, Türkiye’de ilk kez Fashion Prime Fuarı’na katıldı. Denim kumaştan insan portreleri yapan Sağdıç’ın atölyesi, sanat galerisine dönüşerek fuarın en ilgi çekici alanlarından biri oldu. Atık denim kumaş, portelerde yeniden hayat buldu Dünya üzerinde pek çok çalışmaya imza atan başarılı sanatçı Deniz Sağdıç, atölye çalışmasında neden denim kumaşı tercih ettiğini şu sözlerle açıkladı: Denim çok enteresan bir kumaş… Taşlayabiliyor, kesebiliyor, dikebiliyor, katman oluşturabiliyorsunuz. Tek bir renk var, o da mavi. Fakat çok farklı tonları var. Tıpkı insan gibi. Ben insanları da tek renk olarak görüyorum. O kadar enteresan ve derinliği olan bir kumaş ki. Dünyanın neresine giderseniz gidin bizzat deneyimledim. Üstü başı yırtık bir adam New York’ta yatıyor üzerinde kot var. Sonra bir gökdelenin en üst katına çıkıyoruz, aynı kot başka bir adamın üstünde ve partide dans ediyor. Dil, din, ırk, etnik köken, coğrafya, yaş, boy, cinsiyet hiçbir şey bu kumaşı etkilemiyor. Bu kumaşı herkes giyiyor ve bence dünyanın en demokratik nesnesi. Denimi giyen birini gördüğünüzde onun kimliğini kafadan siliyorsunuz. Çok keyifli bir kumaş... Anadolu’da dokunan bir kumaşın Hindistan’dan gelen boyayla boyanması, Fransa’dan Portekiz’e geçip Amerika’ya ulaşması, kumaş ucuz diye işçilere yapılması ve en sonunda bir marka olup bütün dünyaya yayılması... Hikaye yerelden başlayıp evrensele gidiyor. Benim sanatım da böyle” dedi. Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Tekstil endüstrisinin yol haritası, Fashion Prime Fuarı’nda çiziliyor. Ticaretin yanı sıra sektörün geleceğine ışık tutan etkinlikler, fuar katılımcı ve ziyaretçileri tarafından ilgiyle takip ediliyor.
Tasarım ve söyleşileriyle büyük beğeni toplayan etkinlik alanı, fuarın ikinci gününde çok özel bir söyleşiye ev sahipliği yaptı. “Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilir Sanat ile Tasarım” başlıklı söyleşi, küresel iklim krizinde yüzde 8’lik payı olan moda endüstrisindeki atık yönetiminin önemine değindi. Söyleşide, hızlı moda zincirindeki yeni tasarım ve üretim anlayış yerine, eski tasarım ve üretim atıklarının değerlendirilerek sürdürülebilir bir moda anlayışı benimsenmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
“Sistem atık oluşturmak üzerine inşa edilmiş”
Moda sektörünün üretim atıkları ve tüketim hızına yönelik bilgiler veren İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şölen Kipöz, döngüsel ve bütüncül düşünen tasarım modellerinin, ürünlerin uzun süreli tüketimi için önemli bir etken olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Kipöz, “Küresel iklim krizinde modanın ve tasarım endüstrisinin yüzde 8’lik bir payı var. Karbon ayak izinin yüzde 10’unu, atık su kirliliğinin yüzde 20’sini moda endüstrisi yaratıyor. Hiçbir kumaş, endüstriyel süreç olmadan üretilemez. Yaptığınız her faaliyetle bu gezegende iz bırakıyorsunuz. Yani döngüsel tasarım dediğimiz şey bütün sektörün döngüsel değişmesine odaklı bir kavram. Şu an uygulaması zor çünkü sistem tamamen atık oluşturmak üzerine inşa edilmiş. Fakat genç tasarımcılar bunun farkında ve attıkları her adımda gezegen üzerinde yıkıcı izler bırakmayan uygulamalar yapmaya çalışıyorlar. Sektör de bu yönde değişecek” dedi.
Geri dönüşüm yerini ileri dönüşüme bırakmalı
Geri dönüşüm uygulamalarına yönelik bilgiler veren Doç. Dr. Kipöz, “Geri dönüşüm dediğimiz şeyde çok ciddi bir yanılsama var bence. Geri dönüşümün hayatımızı kurtaracağını düşünüyoruz. Aslında biz geri dönüşümü atık oluşturduğumuz için yapıyoruz. Plastik şişelerden kumaş ürettiğimiz ve bunu aldığımız zaman kendimizi iyi hissediyoruz. Geri dönüştürülmüş ürün aldığımız için mutlu hissetmemizi sağlayan bir tüketim kültürü var. Ama başlangıçta o plastik şişeyi üretmesek daha iyi olurdu. Biraz bu noktaya gelmek durumundayız. İleri dönüşüm dediğimiz şey, bir ürünü üretirken onu minimum atıkla üretip tekrar kullanımına olanak sağlıyor” ifadelerinde bulundu.
Tekstil atıklarından sanata
Yaklaşık 8-10 yıl önce etrafımda çok fazla tüketen insanın olduğunu gözlemlediğini ifade eden sanatçı Deniz Sağdıç, atık malzemeleri sanat eserine dönüştürdüğü hikayesini şu şekilde ifade etti:
“Çöp kenarlarında kullanılıp atılmış pek çok nesnenin olduğunu görmeye başladım. ‘Bir nesnenin ömrü sadece o kadar mı?’, ‘Ben kendi alanımda sanatla uğraşan biri olarak nesnelerin ömrünü uzatabilmek için ne yapabilirim?’ dediğim noktada hikayem başladı. Bu tüketim çılgınlığına son veremeyebilirim ama bir fikir inşa edebilirim diye düşündüm. Kendi dolabımdan ve eşyalarımdan başlayarak bir seri oluşturmaya başladım. Tekstil atıklarına ihtiyaç duydum. Biz bir Anadolu medeniyeti olarak tekstil cennetiyiz ve inanılmaz kaliteli kumaşlarımız var. Bu kadar zengin bir üretime sahipsek mutlaka atıklarımız vardır diye düşündüm. Ve gördüm ki yüzde 8 ile 18 arasında tekstil atığı mevcut. Bu tablonun ardından kurumlarla iş birliği yapmam gerektiğini düşündüm. Onların atık dediği malzemeleri toplayıp onlar için proje ürettim. Bu sektörler inanılmaz yoğun ve stresli bir süreç yaşıyor. Bu noktada sanatla buluşmaları imkansızlaşıyor. O zaman dedim ki bu kadar büyük ve özverili bir çalışan kitlesine sahip bir sektöre ben sanatı götürebilirim. Hem de onlara tanıdıkları ve bildikleri nesnelerle neler yapabileceklerini gösterebilirim”. Kurumlarla iş birliklerimiz başladı. Sanatla sektörü birleştirerek yeni bir dil yaratmaya çalıştım”.
Türkiye’de ilk kez Fashion Prime Fuarı’na katıldı
Yaklaşık 20 yıldır sanatla uğraşan ve ilk kez Türkiye’de bir fuara katılan Deniz Sağdıç, atık malzemelerden insan portreleri yaratarak onlara yeni bir ruh kazandırıyor. Dünya üzerinde pek çok çalışması olan Sağdıç, eserlerinde insan portelerine yer vererek sanatı insana dokunan bir iletişim aracına dönüştürüyor. Daha önce pek çok uluslararası fuar ve organziasyonda sektörlerin atık malzemelerinden atölye çalışmaları yapan başarılı sanatçı, Türkiye’de ilk kez Fashion Prime Fuarı’na katıldı. Denim kumaştan insan portreleri yapan Sağdıç’ın atölyesi, sanat galerisine dönüşerek fuarın en ilgi çekici alanlarından biri oldu.
Atık denim kumaş, portelerde yeniden hayat buldu
Dünya üzerinde pek çok çalışmaya imza atan başarılı sanatçı Deniz Sağdıç, atölye çalışmasında neden denim kumaşı tercih ettiğini şu sözlerle açıkladı:
Denim çok enteresan bir kumaş… Taşlayabiliyor, kesebiliyor, dikebiliyor, katman oluşturabiliyorsunuz. Tek bir renk var, o da mavi. Fakat çok farklı tonları var. Tıpkı insan gibi. Ben insanları da tek renk olarak görüyorum. O kadar enteresan ve derinliği olan bir kumaş ki. Dünyanın neresine giderseniz gidin bizzat deneyimledim. Üstü başı yırtık bir adam New York’ta yatıyor üzerinde kot var. Sonra bir gökdelenin en üst katına çıkıyoruz, aynı kot başka bir adamın üstünde ve partide dans ediyor. Dil, din, ırk, etnik köken, coğrafya, yaş, boy, cinsiyet hiçbir şey bu kumaşı etkilemiyor. Bu kumaşı herkes giyiyor ve bence dünyanın en demokratik nesnesi. Denimi giyen birini gördüğünüzde onun kimliğini kafadan siliyorsunuz. Çok keyifli bir kumaş... Anadolu’da dokunan bir kumaşın Hindistan’dan gelen boyayla boyanması, Fransa’dan Portekiz’e geçip Amerika’ya ulaşması, kumaş ucuz diye işçilere yapılması ve en sonunda bir marka olup bütün dünyaya yayılması... Hikaye yerelden başlayıp evrensele gidiyor. Benim sanatım da böyle” dedi.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
İlginizi Çekebilir