“SB Brands for Good” hareketi Türkiye’de resmen başladı!
GÜNDEMSustainable Brands küresel topluluğunun iki yıl evvel başlatmış olduğu ‘’Brands for Good’’ hareketi SB Turkey 2021 konferansı kapsamında bugün yapılan lansman ile Türkiye’de resmen başladı.
Brands for Good hareketi, markaların güçlerini birleştirerek daha sürdürülebilir bir yaşam tarzını tüketicilerin de benimseyebilmesi ve bu doğrultuda kültürel bir dönüşüm yaratma misyonuyla başlatılmış, kolektif bir hareket olarak yola çıktı. SB Brands For Good, sorumlu tüketimi daha çekici, özendirici ve ölçeklenebilir bir formata getirmek için harekete geçti. Tüketici katılımını da sağlayarak sürdürülebilir bir dünyayı mümkün kılmak için dönüşümü hızlandırıyor. Sürdürülebilir tüketim davranışlarını hem markaların iş modellerinde hem de tüketici alışkanlıkları nezdinde yerleştirmeyi hedefliyor.
SB Turkey konferansının 3. Gününde Sustainable Brands Turkey Ülke Direktörü Semra Sevinç “SB Brands For Good” Türkiye Hedefleri ve Yol Haritaları’nı açıklayarak günü başlattı. Sevinç, “Brands For Good bir hareket, markaları bu harekete katılmaya davet ediyoruz. Amaç sürdürülebilir yaşam kültürünü oluşturmak. Markaların tüketicilerin davranışlarını etkileme gücüne sahip olduğu bir gerçek. İyi büyümeyi sağlamak çok önemli. Bugünün dünyasına, bireyine uygun iyi büyümeyi sağlayan markalar yeni değerlerini tanımlıyorlar. Artık iletişim stratejilerinde sürdürülebilirliği eklemek bir zorunluluk. Marka vaatlerinde çevresel ve sosyal sorunları eklemek; iletişim stratejilerinde sürdürülebilir markaların daha ilham verici olduğunu anlatmak; pazarlamayı dönüştürmek. Ipsos Türkiye ile sosyo kültürel eğilimleri araştırmaya başlıyoruz, bu araştırmaları belirli periyotlarda gerçekleştireceğiz. İyi büyümenin tek yolu sorumlu ve sürdürülebilir yönlendirme bu nedenle bütün markaları bu hareketin içinde olmaya davet ediyoruz” dedi.
SB Brands For Good Başkan Yardımcısı Etienne White, Yeni Sosyo – Kültürel Araştırma Sonuçları’nı izleyicilere aktardı. White, “İnsanların %96'sı sürdürülebilir yaşam tarzını devam ettirmek istiyor. Ayrıca %71’i çevresel ve sosyal sorunların çözülmesini, %76’sı birini değil ikisini birden çözmemizi istiyor. Tüketiciler kullandığım markayı değiştirebilirim diyor. İnsanlar dönüşüme nereden başlayacaklarını bilmiyor. Markaların sorumluluğu bu konuda ön ayak olmak. Pazarlamacılar tüketici davranışlarını değiştirmek için ortak kampanyalar oluştururken rekabet avantajı sağlayabileceklerini fark etti ve Brands For Good hareketi başladı. Bu hareket içinde Mastercard Visa gibi rakipler iş birliği yapıyor. Küresel markaların yanı sıra küçük ölçekli markalar da katılıyor. Markalar 3 madde için söz vererek işe başlıyorlar. Bunlar; marka vaadi, pazarlama iletişimi ve pazarlama alanını, davranışları değiştirmek için birlikte çalışma sözü. Bu harekette yaptığımız her şeyi inovasyon çerçevesine oturtuyoruz” dedi.
“Markalar Dönüşümü Nasıl Hızlandırabilir” başlıklı sunumuyla Futerra Group CEO’su Lucy Shea izleyiciyle buluştu. Shea, “Son 10 bin yılda dünyaya zarar verdik. Sürdürülebilir yaşam tarzı Google aramalarında %4500 artış var. Markalar 6 arketipe göre kampanyalarını planlayabilir. Yatkın olmayan kitleye hitap ediliyorsa argümanların da onlara göre tasarlanması gerekiyor. Markanızın faydalarını işlevsel, duygusal ve sosyal fayda olarak 3 gruba ayırmalısınız. Birini ikna etmek için en faydalı yöntem budur” dedi.
Quiero Genel Direktörü ve SB Direktörü Madrid Sandra Pina “Sürdürülebilirlikte Yükselen Yeni Paradigma” konusuna değindi. Pina, “Pandemi tüm dünyayı zorladı, sistemin kırılganlığını bize gösterdi. Görüşme yaptığımız liderlerden çıkan araştırma sonuçlarımızı sürdürülebilir markalar yol haritası ile karşılaştırdık. Quiero olarak 12 yıllık amacımız dönüşüm oluşturmak” dedi.
GfK Perakende Paneli İçgörü Direktörü Berk Özdemir ve Ipsos Kıdemli Müşteri Direktörü Pelin Halaçoğlu, Sustainable Brands Turkey ekibinden Aysun Sabanlı moderatörlüğünde “Yeni Tüketici Trendleri”ni değerlendirdiler. Özdemir, “En çok hizmetler etkilendi. Turizm de bunların başında geldi. Tüketici teknolojisinde bir gerileme oldu. Geçen yıl Türkiye dünyadan çok daha iyi büyüme gösterdi, tabii Telekom hariç. İnsanların %17'si planladığından çok önce teknoloji ürünü satın almak zorunda kaldı. Eve ofis kurmamızdan, eğitimi evde yapmamızdan ve evde kalmamızdan dolayı, bilgisayar ve ekipmanlarında satış arttı” derken Halaçoğlu, “Sürdürülebilirlik bir pazarlığa dönüşüyor. Acaba daha mı fazla ödüyorum, zarar mı görüyorum, daha iyi başka bir performanstan mı vazgeçiyorum… İnsanların bir kısmında bilinç arttı, farkındalık yükseldi. Bazılarında süregelen eğilim de öne çıktı. Çevre için neyi tehdit olarak görüyoruz sorusunun cevabı dünya ve Türkiye’de ilk üçe giren iklim değişikliği konusu. Tüketiciler şirketlere daha büyük devletlere daha az sorumluluk yüklüyor. Toplumun 3’te 2’si şirketler iklim değişikliğiyle savaşmalı diyor” diyerek oturumu sonlandırdı.
“Tüketici Davranışını Nasıl Dönüştürebiliriz” başlıklı sunumunda WeSpire Kurucu ve CEO’su Susan Hunt Stevens, çoğu insan iklimle ilgili, çevreyle ilgili kaygılı olduğunu, bazılarının sürdürülebilirliğin daha pahalı olduğunu düşündüğünü, bazılarının ise nasıl yapacağını bilmediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Davranış değişikliği neden başarılı ve kalıcı olmuyor diye baktığımızda insanların bazılarının sağlığa, bazılarının inovasyona, bazılarının ise maliyete yoğunlaşmış olduğunu görebiliriz. Matematiksel olumsuz hesaplamalara değil, olumlu şeylere yöneltmek daha kolay geliyor. Kişiselleştirmenin olmaması dezavantaj yaratıyor. Kültürel dinamiklerin önemli olduğunu, ihtiyaçların farklılaşabildiğini, ilişkilerin ve tavırların arketiplere göre değiştiğini bilmemiz gerekiyor."
Porter Novelli Grup Lideri Sandy Skees, “Yeşil Yıkamadan Yeşil Suskunluğa: Dengeyi Yakalamak” isimli sunumunu gerçekleştirdi. Skees tüketicilerin markalardan mükemmellik değil, dürüstlük beklediğini belirterek konuyla ilgili detayları şöyle aktardı: “Tüketicilerin sürdürülebilirlik ürünlerine ilgisi artıyor. Afetlerle dolu karmaşanın içine düşen Z kuşağının birincil konusu iklim. Bütün insanlığın kolektif olarak bununla savaşması gerektiğini biliyor ve ürün-hizmet alırken buna dikkat ediyorlar. Şirketlerin bir kısmının yeşil göz boyama yaptığını, bir kısmının yeşil suskunluk içinde olduğunu görüyoruz. Yeşil göz boyamada şirketler yanıltıcı bir şekilde çevresel çalışmalar yaptıklarını söylüyor. Yaptıklarından fazlasını söylüyor, ESG raporunun verilerini değiştiriyor. Yeşil sessizlikte ise şirket attığı yeşil adımları paylaşmıyor. Şeffaf, samimi ve gerçek bilgiyi aktarmıyorsanız en önemli paydaşlarınızın sahip olduğunuz değeri göremiyorlar. Sürdürülebilirlik faaliyetleriniz karanlıkta kalıyor.”
“İşbirlikçi Hareket: Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Tüketici ile Birlikte Kültürel Dönüşüm” başlıklı panelde Unilever NAMETRUB Dondurma, İçecek & Gıda Kat. Sorumlu Başkan Yard. ve YK Üyesi Özgür Kölükfakı, Visa Güneydoğu Avrupa Pazarlama Başkanı Birim Gönülşen, P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve CMO Onur Yaprak, Sustainable Brands Turkey Ülke Direktörü Semra Sevinç moderatörlüğünde konuyu derinlemesine analiz etti. Kölükfakı, tüketicilerin artık sadece fonksiyonel faydaya bakmadığını vurgulayarak şu bilgileri verdi: "Unilever olarak toplumu daha iyi bir hale getirmek için insanı merkeze koyuyoruz. Amacın pazarlama kampanyalarıyla entegrasyonuna bakıyoruz. Araştırmalar tüketicilerin sorunları çözmede şirketlere güvendiğini gösteriyor. Tüketici güvendiği markaya sadece sadık kalmıyor, yeri geldiğinde savunuyor. Bununla birlikte eğer güvenini kaybederse başka markaya geçmekte tereddüt etmiyor. Artık tüketiciler markanın amacının arkasındaki gerçeği sorguluyor. Markaların sadece söylemleriyle değil, eylemleriyle de duruş sergilemesi gerektiğini görüyoruz. 100 yıllık bir şirket olarak Türk insanına en kaliteli ürünleri sunarken, topluma ve gezegene de fayda sağlamaya çalışıyoruz. Sürdürülebilirliği işimizin merkezine koyarak daha iyi bir yaşam için çalışıyoruz. Bunları paydaşlarımızla birlikte yapıyoruz." Gönülşen, amacı pazarlama iletişiminin içine nasıl yerleştirmeliyiz meselesini çözdüklerini, amacı işin merkezine koyup etrafına inovasyonu, markanın sonraki adımını ve iletişimi yerleştirdiklerini söyledi. Gönülşen şöyle devam etti: "Pandemiyle birlikte sürdürülebilirliğin tek bir konu olmadığı gündeme geldi. Doğru tüketim davranışlarının ekonomiye yansıması olduğu hatırlandı. Biz halihazırda küçük işletmelere ve dezavantajlı gruplara destek veren bir markayız. Bunun iletişimini yaptığımızda, toplumsal faydayı destekleyin dediğimizde bu sürpriz olmadı ve kabul gördü. Samimiyet ve istikrarın tüketici için önemli olduğunu biliyoruz. Ben bunu yıllardır yapıyordum, şimdi de bu şekilde yapıyorum demek tüketicinin gözünde kıymet kazanıyor." Yaprak ise işbirlikçi hareketin nasıl yaygınlaşabileceği konusunda amaca yönelik işler yapacaklarını, tüketicilerin samimiyeti göreceğini, kalplerinde yer edeceğini ve bunun da beraberinde büyümeyi getireceğini söyledi. Yaprak sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Markanızın ürün vaadiyle iç içe geçen amacı bulmak ve bunun iletişimi samimi şekilde yapmak işin en önemli noktası. Örneğin 20 yıl kadar önce Orkid kadınların iş hayatına yükselmesine devam etmesi için "Çocuk da yaparım, kariyer de" söylemiyle bir kampanya başlattı. Kadınlar bundan etkilendiler ve işe dönenler oldu. Şimdi ise takım sporlarını destekliyor. Kadınların özgüven kazanması toplum için hayati önemde. Tüketici bu söylemlerin karşılığını veriyor."
SB Turkey 2021 Konferansı, rejenatif marka dönüşümü için çalışan Loreal, Nestle, Unilever, Pepsico, Fairy, Hepsiburada, Metro, Tencel, Coats, Shell, Yapı Kredi, Kordsa, Signfy, KTSM, İpeker, Yıldız Holding, Kalkınma Yatırım Bankası markalarının destekleriyle gerçekleşti.
Konferans hakkında ayrıntılı bilgi için https://sustainablebrandsturkey.com/2021/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
İlginizi Çekebilir