© Sektorel 2021

Refik Anadol, Belçim Bilgin, Tuba Ünsal ve Cem Yılmaz’ın da Konuşmacıları Arasında Bulunduğu Brand Week İstanbul’da 4. Gün Sona Erdi!

İş ve markalar dünyasını yaratıcı endüstrilerle bir araya getiren, ilham veren projeleri dünyanın en ilham verici isimleriyle buluşturan Brand Week Istanbul “21. Yüzyılda İnsan Olmak” temasıyla misafirlerini ağırlamayı sürdüyor.   “EN İYİ FİKİRLERİMİ HEP İSTANBUL’A SAKLIYORUM”   Medya sanatçısı ve yönetmen Refik Anadol, ''Veriler Arasındaki Boşluktur İnsan'' başlıklı oturumu ile Brand Week Istanbul’a online olarak Glasgow’dan bağlandı. Pek çok farklı formda karşımıza çıkan yapay zekâ temelli veri heykelleri, sesli ve görsel canlı performansları ve büyük 3 boyutlu enstalasyonları ile algının, zamanın ve boyutun sınırlarını zorlayan Anadol; “Tüm dünya liderlerinden duyduğumuz ortak şey sanata bakmamızın gerekliliği. Sanatı yapay zekâ ile daha iyiye taşıyabiliriz. Pandemi sonrası sanatın iyileştirici gücüne inanıyorum. 14 ülkede aynı anda eserlerim bulunabiliyor, sanatın gücü biraz da bu olsa gerek, sınırları yok edebilmesi. Teknolojinin etkisini de kenara atmamalıyız bu noktada. Asıl sihir; akla ve duyguya dokunabilmek her zaman. Üstten bakmadan bu yapay zekâyı bir deneyimle insanlara aktarabilmek. Gerçekten sanat herkesi birleştiriyor ve kapsıyor ve benim en büyük heyecanım buradan geliyor. Bugünü anlayan, geçmişe saygı duyan, geleceğe ışık tutan bir sanat yapmak mümkün” ifadelerini kullandı. 12 Kasım’da İstanbul’a geleceğini ifade eden sanatçı; “Ben en iyi fikirlerimi hep İstanbul’a saklıyorum. Şimdi de çok güzel bir proje işbirliği için İstanbul’a geliyorum. 3-4 yıldır yapay zekâ üzerine çalışıyoruz. Geçmişteki Yeşilçam filmlerinden yola çıktık. Bu proje beni çok heyecanlandırıyor. Geleceği ve geçmişi birleştirmek ve Yeşilçam sinemalarından kesitler kullanarak, hayata geçirdik. Çoklu sensörler sayesinde izleyiciyi takip eden bir motivasyonla bir enstalasyon yarattık” dedi.    “İKLİM KRİZİ KAPIDA”   Tuba Ünsal moderatörlüğünde gerçekleşen “Tarımda Fütürizm” oturumunda iklim krizi sonrası insanlığı nasıl bir dünya beklediğinden bahsedilirken; dikey tarımın kullanım şekilleri ve öneminin altı çizildi.   Aralıksız yeni iş fikirleri ortaya atan ve hem yaratıcı hem de inovatif bir oluşum için bu fikirleri hayata geçirmeye çalışan bir girişimci, aynı zamanda tarladan tabağa bir yiyecek tutkunu alan Jean-Patrick Scheepers; “İklim krizi tüm markaların iletişimlerinde dikkat çekmeye başladıkları bir konu. Doğal kaynakların tükenmesi ile birlikte bireysel olarak temiz hava, su ve gıdaya ulaşmak 10 - 20 yıl sonra daha da zor hâle gelecek. Tüm bunları en aza indirgemek için de “Futuristik Tarım”dan faydalanmak, dikey tarım gibi yeni sistemleri uygulamak geleceğimizi kurtarmak için bir adım atmak anlamına geliyor.” sözleriyle iklim krizi için bireysel ve kolektif olarak mücadele edebileceğimizi vurguladı.   “ELEŞTİRDİĞİMİZ HER ŞEYİN SEBEBİ BİZKEN, ÇÖZÜM DE BİZİZ”   “Dünyayı Sadelik Kurtaracak” başlıklı oturumunun konuşmacıları arasında yer alan Belçim Bilgin, sözcülüğünü üstlendiği “Dünya Kadar Sade” projesiyle ilgili; “Bu proje benim kendi kişisel sadeleşme ihtiyacımla da kesişti. Süreci samimiyetle paylaştık. Asıl olanı ıskaladığımı, kendimle olan ilişkimi ıskaladığımı fark ettim. Bakışım farklılaştı. Mutluluk ve tüketim denklemini gözümde netleştirdim. Daha rafine bir pencereden sorgulamamı sağladı. Ulaşımdan alışverişe her adımda daha akıllı hareket etmemi sağladı. “Dünya Kadar Sade” bunu amaçlıyor. Şu an dünyada olup biten ve eleştirdiğimiz her şeyin sebebi bizken, çözüm de biziz. Çözüm daha berrak bir bakış. Akıllı alışveriş konusunu açanın bir marka olması da bir hayli ilgi çekici. Marka adına büyük bir cesaret. Dünyayı daha iyi bir yer yapacağına inandığım bir yaklaşım.” ifadelerini kullandı.   “CİNSİYET AYRIMCILIĞI İLE İLGİLİ HER ŞEY ARTIK DEMODE OLMALI”   Brand Week Istanbul’un dördüncü gün kapanışı “21. Yüzyılda Farklı Olmak” başlıklı oturumla gerçekleşti. Oturumun konuşmacıları arasında yer alan Cem Yılmaz; “Cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili her şey artık demode olmalı. Bizi bugün bir araya getiren fark yarattığımız düşüncesi. Umarım erkek dominantlığının son çırpınışlarındayızdır. İlham veren markalarla çalışmak beni çok mutlu ediyor. Benim kadar kadına önem veren markalarla bir araya gelmek bana da keyif veriyor. Her ne olursa olsun işimize yatırım yapmalıyız. İnsanların her zaman güldüğünü görebileceğim zamansız işler yapmak benim için en önemli şeylerden biri olmuştur” ifadelerini kullandı. Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

İş ve markalar dünyasını yaratıcı endüstrilerle bir araya getiren, ilham veren projeleri dünyanın en ilham verici isimleriyle buluşturan Brand Week Istanbul “21. Yüzyılda İnsan Olmak” temasıyla misafirlerini ağırlamayı sürdüyor.

 

“EN İYİ FİKİRLERİMİ HEP İSTANBUL’A SAKLIYORUM”

 

Medya sanatçısı ve yönetmen Refik Anadol, ''Veriler Arasındaki Boşluktur İnsan'' başlıklı oturumu ile Brand Week Istanbul’a online olarak Glasgow’dan bağlandı. Pek çok farklı formda karşımıza çıkan yapay zekâ temelli veri heykelleri, sesli ve görsel canlı performansları ve büyük 3 boyutlu enstalasyonları ile algının, zamanın ve boyutun sınırlarını zorlayan Anadol; “Tüm dünya liderlerinden duyduğumuz ortak şey sanata bakmamızın gerekliliği. Sanatı yapay zekâ ile daha iyiye taşıyabiliriz. Pandemi sonrası sanatın iyileştirici gücüne inanıyorum. 14 ülkede aynı anda eserlerim bulunabiliyor, sanatın gücü biraz da bu olsa gerek, sınırları yok edebilmesi. Teknolojinin etkisini de kenara atmamalıyız bu noktada. Asıl sihir; akla ve duyguya dokunabilmek her zaman. Üstten bakmadan bu yapay zekâyı bir deneyimle insanlara aktarabilmek. Gerçekten sanat herkesi birleştiriyor ve kapsıyor ve benim en büyük heyecanım buradan geliyor. Bugünü anlayan, geçmişe saygı duyan, geleceğe ışık tutan bir sanat yapmak mümkün” ifadelerini kullandı. 12 Kasım’da İstanbul’a geleceğini ifade eden sanatçı; “Ben en iyi fikirlerimi hep İstanbul’a saklıyorum. Şimdi de çok güzel bir proje işbirliği için İstanbul’a geliyorum. 3-4 yıldır yapay zekâ üzerine çalışıyoruz. Geçmişteki Yeşilçam filmlerinden yola çıktık. Bu proje beni çok heyecanlandırıyor. Geleceği ve geçmişi birleştirmek ve Yeşilçam sinemalarından kesitler kullanarak, hayata geçirdik. Çoklu sensörler sayesinde izleyiciyi takip eden bir motivasyonla bir enstalasyon yarattık” dedi. 

 

“İKLİM KRİZİ KAPIDA”

 

Tuba Ünsal moderatörlüğünde gerçekleşen “Tarımda Fütürizm” oturumunda iklim krizi sonrası insanlığı nasıl bir dünya beklediğinden bahsedilirken; dikey tarımın kullanım şekilleri ve öneminin altı çizildi.

 

Aralıksız yeni iş fikirleri ortaya atan ve hem yaratıcı hem de inovatif bir oluşum için bu fikirleri hayata geçirmeye çalışan bir girişimci, aynı zamanda tarladan tabağa bir yiyecek tutkunu alan Jean-Patrick Scheepers; “İklim krizi tüm markaların iletişimlerinde dikkat çekmeye başladıkları bir konu. Doğal kaynakların tükenmesi ile birlikte bireysel olarak temiz hava, su ve gıdaya ulaşmak 10 - 20 yıl sonra daha da zor hâle gelecek. Tüm bunları en aza indirgemek için de “Futuristik Tarım”dan faydalanmak, dikey tarım gibi yeni sistemleri uygulamak geleceğimizi kurtarmak için bir adım atmak anlamına geliyor.” sözleriyle iklim krizi için bireysel ve kolektif olarak mücadele edebileceğimizi vurguladı.

 

“ELEŞTİRDİĞİMİZ HER ŞEYİN SEBEBİ BİZKEN, ÇÖZÜM DE BİZİZ”

 

“Dünyayı Sadelik Kurtaracak” başlıklı oturumunun konuşmacıları arasında yer alan Belçim Bilgin, sözcülüğünü üstlendiği “Dünya Kadar Sade” projesiyle ilgili; “Bu proje benim kendi kişisel sadeleşme ihtiyacımla da kesişti. Süreci samimiyetle paylaştık. Asıl olanı ıskaladığımı, kendimle olan ilişkimi ıskaladığımı fark ettim. Bakışım farklılaştı. Mutluluk ve tüketim denklemini gözümde netleştirdim. Daha rafine bir pencereden sorgulamamı sağladı. Ulaşımdan alışverişe her adımda daha akıllı hareket etmemi sağladı. “Dünya Kadar Sade” bunu amaçlıyor. Şu an dünyada olup biten ve eleştirdiğimiz her şeyin sebebi bizken, çözüm de biziz. Çözüm daha berrak bir bakış. Akıllı alışveriş konusunu açanın bir marka olması da bir hayli ilgi çekici. Marka adına büyük bir cesaret. Dünyayı daha iyi bir yer yapacağına inandığım bir yaklaşım.” ifadelerini kullandı.

 

“CİNSİYET AYRIMCILIĞI İLE İLGİLİ HER ŞEY ARTIK DEMODE OLMALI”

 

Brand Week Istanbul’un dördüncü gün kapanışı “21. Yüzyılda Farklı Olmak” başlıklı oturumla gerçekleşti. Oturumun konuşmacıları arasında yer alan Cem Yılmaz; “Cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili her şey artık demode olmalı. Bizi bugün bir araya getiren fark yarattığımız düşüncesi. Umarım erkek dominantlığının son çırpınışlarındayızdır. İlham veren markalarla çalışmak beni çok mutlu ediyor. Benim kadar kadına önem veren markalarla bir araya gelmek bana da keyif veriyor. Her ne olursa olsun işimize yatırım yapmalıyız. İnsanların her zaman güldüğünü görebileceğim zamansız işler yapmak benim için en önemli şeylerden biri olmuştur” ifadelerini kullandı.


Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER