Krizlerin psikolojik yönetimi nasıl olmalı?
GÜNDEMKişilerin hayatında rutini bozan ve problem çözmekte zorlandığı bütün olayların kriz olarak tanımlanabileceğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, krize hazırlıklı olmanın önemine işaret ediyor. “Kriz, normalin içinde bir anormallik olmasıdır” diyen Tarhan, “Kriz anında yani anormalin içerisinde normal kalmayı başarabilmek gerekiyor. Kişinin soğukkanlı kalma becerisi yoksa krizle birlikte kendini krize kaptırır. Krizin bir parçası olur.” uyarısında bulundu. Tarhan, ailedeki krizlerin aşılmasında özellikle çiftlerin ortak noktada buluşması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kriz ve risk yönetimi psikolojisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Krizi “insanın alışılmış düzenini bozan, dengeleri bozan durum ve olaylar” olarak tanımlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin hayatında rutini bozan ve problem çözmekte zorlandığı bütün olaylar kriz olarak tanımlanabilir. Krizlerin olumlu ve olumsuz yönü vardır. Krizler iki yönlüdür. Krizlerle ilgili öncüller vardır. Bu öncülleri görmek çok önemlidir ve krizle ilgili kriz planının olup olmaması önemlidir. Kişinin herhangi bir kriz olursa ne yapacağıyla ilgili önceden hazırlıklı olması da değerli.” dedi.
Kriz öncesinde önlem dağılmayı önler
Hayatı bir zincire benzeten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, krizlerin o zincirin en zayıf halkası olduğunu belirterek “Zincir gerildiği zaman, o zincirin kuvvetli yeri o zincirin en zayıf halkasıdır. Krizde de genellikle dağılmalar, bozulmalar en zayıf halkada olur. Kişi bunu önceden bilir, onunla ilgili önlem alırsa krize karşı hazırlıklı olup krizi daha kolay ve daha rahat yönetir. Krizdeki en önemli şey, kişinin ne yapacağını bilmemesidir.” dedi.
Kişilerin kriz anında kontrolü kaybetme duygusu yaşadığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mesela arabayla süratli bir şekilde giderken direksiyon hâkimiyetini kaybederseniz ciddi bir panik yaşarsınız. Kriz anı da işte böyle bir ruh haline yol açıyor.” dedi.
Kriz anında normal kalmayı başarabilmek gerekiyor
Krizler anında soğukkanlı olunmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailedeki krizlerde de önyargılı olmamak ve soğukkanlı kalabilmek önemli ve gereklidir. Örneğin çocuk eve gelmedi veya kişi eşiyle alakalı bir dedikodu duydu. Kişi böyle durumlarda düşünmeden hareket ederse, aklına ilk geleni yaparsa, ilk duyduğuna inanırsa büyük oranda hata yapıyor. Önyargılarla hareket ediyor. Krizi felaketleştirmiş oluyor. Böyle durumlarda kişilere o krizle ilgili durup, düşünüp sonra yeniden değerlendir yapmasını tavsiye ediyoruz. Yani dur, düşün, yap (DDY) diyoruz. Kriz, normalin içinde bir anormallik olmasıdır. Kriz anında yani anormalin içerisinde normal kalmayı başarabilmek gerekiyor.” dedi.
Soğukkanlı kalma becerisi yoksa krizin bir parçası olunur
Kişinin kriz durumlarında nasıl davranması gerektiğine ilişkin bir eğitimi ya da becerisi varsa krizi iyi yönetebileceğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin soğukkanlı kalma becerisi yoksa krizle birlikte kendini krize kaptırır. Krizin bir parçası olur. Bu nedenle bir kriz olursa ne yapacağımızla ilgili bir yol haritamız olması gerekir. Kurumsal yapılar ve şirketler kriz durumunda hazırlıklı oluyorlar. Krizle ilgili bir komuta merkezi oluşturuyorlar ve krizle ilgili alternatif çözümler üretiliyor. Aile içerisindeki olası kriz durumlarında problem çözmenin genel bir yönetimi vardır.” dedi.
Ailedeki kriz yönetimde üç adım
Ailedeki olası krizlerde birinci adımın problemi tanımlamak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İkinci adım muhtemel çözüm yolları belirlemektir. Üçüncü adım da çözüm yollarından birine karar verip onu denemektir.” dedi.
Ortak akılla hareket edilince krizler kolay yönetiliyor
Aile içerisindeki krizlerin çoğunun eğer ailede iyi niyet ve sevgi varsa kazanıma dönüşebildiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu durumda krizler kazanıma dönüşüyor. Aile fertlerine bir şeyler öğretiyor ve bağları daha da kuvvetlendiriyor. Çiftlerin arasına girip kriz çıkaran kişiler olduğu gibi ekonomik zorluklar da krizlere yol açabilir. Bütün bu krizlerde taraflar ortak akıl yürütebiliyorlarsa krizden kolay çıkılıyor. Ortak akıl yürütemeyip yargılayıcı ve suçlayıcı yaklaşıyorlarsa ‘Sen zaten şöylesin, sen böyle yaptığın için bu oldu’ gibi karşı tarafı suçlayan bir tutum krizi büyütüyor.” diye konuştu.
Krizlere itfaiye modeliyle yaklaşılmalıdır
Krizi yangına benzeten ve krizlerde yangına müdahale eden itfaiyeciler gibi yaklaşmak gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yangın çıktığı zaman önce yangının söndürülmesi amaçlanır. Sonra soğutulur ve en son da nedenine bakılır. Krizlere itfaiyeci modeli ile yaklaşmak gerekiyor.” dedi.
Krizler tehdit ve fırsatı beraber barındırıyor
Krizin tehdit ve fırsatı bir arada barındırdığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Her olayda bir tehdit boyutu vardır. Kişi dengelerin bozulacağını ve kaybedeceğini düşünür ama diğer taraftan da fırsat boyutu vardır. Bu nedenle krizi fırsata çevirebilmek için ciddi bir şekilde hazırlık gerekiyor. Mesela şu anda küresel olarak yaşanan Covid-19 pandemisi krizini fırsata çevirebilen kişiler rahatlıkla ön plana çıktılar ve krizde büyüme sağladılar.” dedi.
Krizlerin fırsata çevrilmesi önemli
Psikiyatri ve psikoloji alanında kullanılan ‘Travma Sonrası Büyüme Ölçeği’ nde kişilerin krizlerden nasıl çıktığına ilişkin verilerin ölçüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu ölçekte kriz gibi travmalardan nasıl çıkarımlar yapıldığı ölçülebiliyor. Travma sonrası büyüme ölçeğinde ‘Sevdiklerimle ilişkilerim daha iyi oldu, onlara daha çok zaman ayırıyorum, manevi değerlere daha çok önem veriyorum, sahip olduğum şeylerin kıymetini daha çok biliyorum’ gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. Kişiler bu tarzda bir yaklaşımla krizi daha iyi yönetmiş oluyor. Onun için o krizi kazanıma dönüştürmüş oluyor. Krizi fırsata çevirmeyi bilemeyenler kaybediyor.” dedi.
Orta nokta kuralı krizlerin çabuk aşılmasını sağlıyor
Aile içindeki krizlerde her iki tarafın ortak noktada buluşmasının önemini de vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evlilik hayatında zaman zaman krizler olması doğaldır. İki farklı insan, iki farklı ortamdan kişiler bir araya geliyorlar. Ortak bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Evlilikteki krizlerin çözümünde orta nokta kuralı vardır. Her iki taraf da ortaya doğru bir adım atacak ve orta noktada buluşulacak. Bir taraf hep ‘Benim dediğim olacak’ diyorsa ve hep o taraf belirleyici oluyorsa burada adil bir ilişki olmaz. Krizin en büyük sebebi zaten adil paylaşımın olmamasıdır. Paylaşımın olduğu yerde güven oluyor, güvenin olduğu yerde huzur oluyor, barış oluyor. Barışın olduğu yerde de krizlerde panik daha azalıyor. O nedenle toplumsal barış, aile içerisinde huzurlu ve sıcak bir ortam olması pürüzlerin çok daha kolay aşılması anlamına geliyor.” diye konuştu.
İlginizi Çekebilir