© Sektorel 2021

Jülide Günce “Neverland” sergisi ile Goba Art&Design’da

Jülide Günce “Neverland” sergisi ile 15 Eylül’de sanatseverlerle Goba Art&Design’da buluşmaya hazırlanıyor. 9 Ekim’e kadar sanat tutkunlarını ağırlayacak olan serginin en büyük sürprizi ise sanatçının renkli kişiliğini yansıttığı resimlerin yanı sıra seramik tasarımlarını da sergileyecek olması.  Sergiyi, sanatçı Jülide Günce’nin güçlü anlatımıyla sanatseverlere aktarıyoruz.   ‘Bir mektup aldım içinde; Welcome to Neverland yazıyordu.  Adres: Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü." Bu sözleri üç kez tekrarlamam yazılmış. Şaşırdım, bu nasıl bir adresti böyle?   Birden sözcükler dilime dolandı, dudaklarım istemsizce kıpırdandı. Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü  Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü Ellerim uyuşmaya başladı. Vücudumda anlam veremediğim bir titreme ve bayılacakmış hissi oluştu, başım dönüyordu. Gözlerimi kapatıp açtım.    O da ne! Oldukça ilginç bir kalabalıkla karşılaştım; kocaman iki sütun arasında çello çalan bir kadın, sütunun iki yanında bana kafalarıyla selam veren bitkiler. Biraz ürkütücü gözükse de eğilerek beni selamlayan çok kibar koca bir kuş, elinde saat tutan rengarenk giysili bir görevli ve mektubun sahibi tavşan kardeş.  Beni bekliyorlarmış.  Görevli kulağıma eğildi; Neverland ’in giriş parolasını ve içeride olacakları anlattı. İşte Neverland maceram böyle başladı.    Tavşan kardeşle beraber, at kafalı armut arabamıza atlayıp gezmeye başladık. Burası bizim dünyamızdan çok farklıydı; her şey pırıl pırıl ve çok güzel, herkes birbirine çok saygılı ve sevgi doluydu.   Arabamız beni şifacı denizatının yanına getirdi, yıkanmam gerekiyormuş.  Dünyadan getirmiş olduğum ego, kibir, kötü alışkanlıklar, korkular, negatif düşünceler… Hepsi temizlenmeli ve ben Neverland ’deki oluşumum için en saf halimle yerimi almalıymışım. Dediklerini yaptıktan sonra bekleme odasında dinlendim. Artık gece de, renkler de, hayat da bildiğim gibi değildi. Korkmuyordum, endişeler gitmiş yerini sevgi ve mutluluk almıştı. Meğerse bu saf ve arınmış halim, en güçlü halimmiş. Onca yükü boşuna taşımışım, Neverland beni yüklerimden arındırdı artık özgürdüm.   Burada herkes çok mutlu. Kötülük yok, cinayetler, tecavüzler, doğal afet gibi görünen insanları perişan eden olaylar ve en önemlisi dualite yok. Kimse kimseden daha üstün değil ve herkes birbirini mutlu etmeye çalışıyor. Burası saf sevginin ülkesi. Artık biliyorum iyi bir kalbin olduğu yerde hiçbir kötülük barınamaz.   Benim Neverland ’im böyle bir ülke. İçeri girmeye hazırsanız hepiniz hoş geldiniz.’ Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

Jülide Günce “Neverland” sergisi ile 15 Eylül’de sanatseverlerle Goba Art&Design’da buluşmaya hazırlanıyor. 9 Ekim’e kadar sanat tutkunlarını ağırlayacak olan serginin en büyük sürprizi ise sanatçının renkli kişiliğini yansıttığı resimlerin yanı sıra seramik tasarımlarını da sergileyecek olması.


 Sergiyi, sanatçı Jülide Günce’nin güçlü anlatımıyla sanatseverlere aktarıyoruz.

 

Bir mektup aldım içinde; Welcome to Neverland yazıyordu.  Adres: Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü." Bu sözleri üç kez tekrarlamam yazılmış. Şaşırdım, bu nasıl bir adresti böyle?
 

Birden sözcükler dilime dolandı, dudaklarım istemsizce kıpırdandı.

Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü 

Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü

Sağa dön ikinci sokaktan sabaha kadar dümdüz yürü

Ellerim uyuşmaya başladı. Vücudumda anlam veremediğim bir titreme ve bayılacakmış hissi oluştu, başım dönüyordu. Gözlerimi kapatıp açtım. 

 

O da ne! Oldukça ilginç bir kalabalıkla karşılaştım; kocaman iki sütun arasında çello çalan bir kadın, sütunun iki yanında bana kafalarıyla selam veren bitkiler. Biraz ürkütücü gözükse de eğilerek beni selamlayan çok kibar koca bir kuş, elinde saat tutan rengarenk giysili bir görevli ve mektubun sahibi tavşan kardeş.

 Beni bekliyorlarmış.  Görevli kulağıma eğildi; Neverland ’in giriş parolasını ve içeride olacakları anlattı. İşte Neverland maceram böyle başladı. 

 

Tavşan kardeşle beraber, at kafalı armut arabamıza atlayıp gezmeye başladık. Burası bizim dünyamızdan çok farklıydı; her şey pırıl pırıl ve çok güzel, herkes birbirine çok saygılı ve sevgi doluydu.
 

Arabamız beni şifacı denizatının yanına getirdi, yıkanmam gerekiyormuş.  Dünyadan getirmiş olduğum ego, kibir, kötü alışkanlıklar, korkular, negatif düşünceler… Hepsi temizlenmeli ve ben Neverland ’deki oluşumum için en saf halimle yerimi almalıymışım. Dediklerini yaptıktan sonra bekleme odasında dinlendim. Artık gece de, renkler de, hayat da bildiğim gibi değildi. Korkmuyordum, endişeler gitmiş yerini sevgi ve mutluluk almıştı. Meğerse bu saf ve arınmış halim, en güçlü halimmiş. Onca yükü boşuna taşımışım, Neverland beni yüklerimden arındırdı artık özgürdüm.

 

Burada herkes çok mutlu. Kötülük yok, cinayetler, tecavüzler, doğal afet gibi görünen insanları perişan eden olaylar ve en önemlisi dualite yok. Kimse kimseden daha üstün değil ve herkes birbirini mutlu etmeye çalışıyor. Burası saf sevginin ülkesi. Artık biliyorum iyi bir kalbin olduğu yerde hiçbir kötülük barınamaz.

 

Benim Neverland ’im böyle bir ülke. İçeri girmeye hazırsanız hepiniz hoş geldiniz.’


Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER