Covid’in sessiz katili - Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci açıkladı
AJANSİç Hastalıkları Uzmanı ve Fitoterapist Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, NASH hastalığına dikkat çekerken, bu hastalığın Covid-19 pandemisi üzerindeki etkileri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. Ülkemizde Türkiye Karaciğer Araştırmaları Derneği öncülüğünde ilk kez 12 Haziran 2018’de başlatılan “Dünya NASH Günü” farkındalık çalışmaları bu yıl da devam ediyor. İç Hastalıkları Uzmanı ve Fitoterapist Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, NASH hastalığına dikkat çekerken, bu hastalığın Covid-19 pandemisi üzerindeki etkileri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. NASH’in açılımı nedir? NASH Hastalığı nedir? NASH, yani non-alkolik steatohepatit adı verilen hastalık, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının iltihapla birlikte seyretmesi sonucu ortaya çıkıyor. Türkiye’de 19 milyonun üstünde yağlı karacğier hastası var. Bunlardan 4 milyonu siroz riski de taşıyan NASH hastası. Bu hastalık vücutta karaciğere özgü sinyal vermediği için, hastalık sinsi ilerliyor. Sinyal verecek noktaya geldiğinde ise artık hastalığın geri dönüşü maalesef olmuyor. Bu sebeple; karaciğer yağlanmasında erken müdahale ve önlemler hayat kurtarır. Karaciğerin yağlandığını nasıl anlarız? Çoğu hasta bize herhangi bir şikayetle başvurmaz. Genellikle rutin kontrol sırasında veya laboratuvar sonuçlarıyla ortaya çıkar. Ultrasonografi de tanı koymak için sıkça kullandığımız bir yöntemdir. Bazı hastalarda; Halsizlik Çabuk yorulma Kaşıntı Sarılık Karın sağ üst kadranda ağrı ve dolgunluk hissi olabilir NASH belirtileri nelerdir? NASH sinsi seyreden bir hastalıktır, yani hastalar genellikle ileri evre siroz oluşana kadar hiçbir belirti vermez. Nadiren halsizlik, iyi hissetmeme, karnın sağ üst kısmında huzursuzluk, dolgunluk veya hafif bir ağrıya yol açabilir. Belirti vermemesi hastalığın önemsenmemesine yol açar, teşhisi zorlaşır. Geçmişte siroz teşhisi koyduğumuz hastaların önemli bir kısmında sirozun nedenini bulamıyorduk. Günümüzde ise bu hastalardaki sirozun nedeninin NASH olduğu anlaşılmıştır. Kimler risk altında? Diyabet ve kolesterol gibi kronik metabolik hastalığı olanlar, kilolu olanlar, hareketsiz kalanlar, düzenli ya da düzensiz alkol tüketenler, çoklu ilaç kullanmak zorunda olan kişilerin tamamı karaciğer yağlanması yönünden risk grubundadır. NASH tedavisi var mı? NASH’in kesin tedavisi için henüz piyasada bir ilaç bulunmuyor. En iyi tedavi olarak biz her zaman, doğru beslenme ve fiziksel aktiviteyi öneriyoruz. Aşırı kilolu kişiler için kilo kaybı çok önemli. Ancak kilo kaybı kademeli olmalıdır (haftada en fazla 1,5 kg), çünkü daha hızlı kilo kaybı da yağlanmaya yol açabilir. Kilo kaybı ve fiziksel aktivite ile NASH ile ilişkili durumların (örneğin şişmanlık, tip 2 şeker hastalığı, hipertansiyon, hiperlipidemi, insülin direnci) kontrolü kolaylaşır. Yağlı karaciğer hastalarında en sık görülen ölümler kalp kaynaklıdır. Bu yüzden kilo verme ve fiziksel aktivite sadece karaciğerin tedavisi için değil, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azalttığı için de önemlidir. Karaciğer yağlanmasına karşı ne gibi önlemler alınabilir? Karaciğer yağlanmasının önüne geçmek için beslenme ve fiziksel aktivite en önemli silahlarımız. Bunun yanı sıra, fitoterapide öne çıkan bitkisel özütleri de kullanmalıyız. Devedikeni, zerdeçal, enginar, karahindiba gibi bitkilerin içerisindeki aktif özütlerin karaciğer yağlanması üzerinde olumlu sonuçlar verdiğini klinik olarak biliyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken temel önemli nokta, bitkilerin besleyici özelliği ve tedavi edici özelliği arasındaki farkı doğru anlamak. Bitkileri besin olarak tüketmek yerine, bu bitkisel özütlerin standardize edilmiş aktif içeriklerini içeren ürünleri almak gerekir. Doğru ürünlerin doğru dozlarda alınması ve tetkiklerin tamamlanması için başlangıçta doktor gözetimi gerekmektedir. Halen pandemi sürecinde olmamız nedeniyle, NASH hastalığı geçirmiş kişilerde covid-19 virüsü daha ağır semptomlara neden oluyor mu? Evet. Metabolik komorbid koşulları olan hastaların Covid- 19’a yakalandıktan sonra daha ağır semptomlar geçirdikleri gözlemlenmiştir. Metabolik sendromlu hastalarda COVID-19 insidansının normal hastalara göre daha yüksek olduğu da bugüne kadar yapılan araştırmalarla dengelenmiştir. Bu yüzden, karaciğer yağlanmasının önüne ne kadar geçersek, Covid-19 gibi hastalıklardan korunma ihtimalimiz de o kadar artar. Peki NASH hastası bir birey Covid-19 geçirdikten sonraki dönemde nasıl tehlikelerle karşılaşıyor? Covid -19 ilaçları bu hastalarda potansiyel bir tehlike oluşturuyor mu? Covid- 19 sürecini hafif ve orta şiddette atlatan hastalar belki semptom göstermiyor olabilir. Ancak bu hastalık ciğerlerde çok büyük tahribata yol açabiliyor. Covid-19’u çok ağır şiddetle geçiren hastalarda ise kullanılan ilaçlar karaciğerde yorulma ve dolayısıyla yağlanmaya yol açıyor. Yani aslında iki grup için de sonraki dönemde risk var. Bu yüzden NASH hastalığı için ‘covid’in sessiz katili’ ifadesini kullanıyoruz. Sinsice var olan bu hastalık özellikle Covid-19 sonrası dönemde kişilerde kalıcı zararlara yol açabiliyor. Bu noktada takviye edici gıdaların kullanımının da önemi artıyor. Özellikle içeriğinde deve dikeni(milk thistle) ve zerdeçal bulunan ayrıca kolin ile desteklenen ürünlerin kullanımını öneriyoruz. Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
İç Hastalıkları Uzmanı ve Fitoterapist Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, NASH hastalığına dikkat çekerken, bu hastalığın Covid-19 pandemisi üzerindeki etkileri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.
Ülkemizde Türkiye Karaciğer Araştırmaları Derneği öncülüğünde ilk kez 12 Haziran 2018’de başlatılan “Dünya NASH Günü” farkındalık çalışmaları bu yıl da devam ediyor. İç Hastalıkları Uzmanı ve Fitoterapist Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, NASH hastalığına dikkat çekerken, bu hastalığın Covid-19 pandemisi üzerindeki etkileri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.
NASH’in açılımı nedir? NASH Hastalığı nedir?
NASH, yani non-alkolik steatohepatit adı verilen hastalık, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının iltihapla birlikte seyretmesi sonucu ortaya çıkıyor. Türkiye’de 19 milyonun üstünde yağlı karacğier hastası var. Bunlardan 4 milyonu siroz riski de taşıyan NASH hastası. Bu hastalık vücutta karaciğere özgü sinyal vermediği için, hastalık sinsi ilerliyor. Sinyal verecek noktaya geldiğinde ise artık hastalığın geri dönüşü maalesef olmuyor. Bu sebeple; karaciğer yağlanmasında erken müdahale ve önlemler hayat kurtarır.
Karaciğerin yağlandığını nasıl anlarız?
Çoğu hasta bize herhangi bir şikayetle başvurmaz. Genellikle rutin kontrol sırasında veya laboratuvar sonuçlarıyla ortaya çıkar. Ultrasonografi de tanı koymak için sıkça kullandığımız bir yöntemdir.
Bazı hastalarda;
- Halsizlik
- Çabuk yorulma
- Kaşıntı
- Sarılık
- Karın sağ üst kadranda ağrı ve dolgunluk hissi olabilir
NASH belirtileri nelerdir?
NASH sinsi seyreden bir hastalıktır, yani hastalar genellikle ileri evre siroz oluşana kadar hiçbir belirti vermez. Nadiren halsizlik, iyi hissetmeme, karnın sağ üst kısmında huzursuzluk, dolgunluk veya hafif bir ağrıya yol açabilir. Belirti vermemesi hastalığın önemsenmemesine yol açar, teşhisi zorlaşır. Geçmişte siroz teşhisi koyduğumuz hastaların önemli bir kısmında sirozun nedenini bulamıyorduk. Günümüzde ise bu hastalardaki sirozun nedeninin NASH olduğu anlaşılmıştır.
Kimler risk altında?
Diyabet ve kolesterol gibi kronik metabolik hastalığı olanlar, kilolu olanlar, hareketsiz kalanlar, düzenli ya da düzensiz alkol tüketenler, çoklu ilaç kullanmak zorunda olan kişilerin tamamı karaciğer yağlanması yönünden risk grubundadır.
NASH tedavisi var mı?
NASH’in kesin tedavisi için henüz piyasada bir ilaç bulunmuyor. En iyi tedavi olarak biz her zaman, doğru beslenme ve fiziksel aktiviteyi öneriyoruz. Aşırı kilolu kişiler için kilo kaybı çok önemli. Ancak kilo kaybı kademeli olmalıdır (haftada en fazla 1,5 kg), çünkü daha hızlı kilo kaybı da yağlanmaya yol açabilir. Kilo kaybı ve fiziksel aktivite ile NASH ile ilişkili durumların (örneğin şişmanlık, tip 2 şeker hastalığı, hipertansiyon, hiperlipidemi, insülin direnci) kontrolü kolaylaşır.
Yağlı karaciğer hastalarında en sık görülen ölümler kalp kaynaklıdır. Bu yüzden kilo verme ve fiziksel aktivite sadece karaciğerin tedavisi için değil, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azalttığı için de önemlidir.
Karaciğer yağlanmasına karşı ne gibi önlemler alınabilir?
Karaciğer yağlanmasının önüne geçmek için beslenme ve fiziksel aktivite en önemli silahlarımız. Bunun yanı sıra, fitoterapide öne çıkan bitkisel özütleri de kullanmalıyız. Devedikeni, zerdeçal, enginar, karahindiba gibi bitkilerin içerisindeki aktif özütlerin karaciğer yağlanması üzerinde olumlu sonuçlar verdiğini klinik olarak biliyoruz.
Burada dikkat edilmesi gereken temel önemli nokta, bitkilerin besleyici özelliği ve tedavi edici özelliği arasındaki farkı doğru anlamak. Bitkileri besin olarak tüketmek yerine, bu bitkisel özütlerin standardize edilmiş aktif içeriklerini içeren ürünleri almak gerekir. Doğru ürünlerin doğru dozlarda alınması ve tetkiklerin tamamlanması için başlangıçta doktor gözetimi gerekmektedir.
Halen pandemi sürecinde olmamız nedeniyle, NASH hastalığı geçirmiş kişilerde covid-19 virüsü daha ağır semptomlara neden oluyor mu?
Evet. Metabolik komorbid koşulları olan hastaların Covid- 19’a yakalandıktan sonra daha ağır semptomlar geçirdikleri gözlemlenmiştir. Metabolik sendromlu hastalarda COVID-19 insidansının normal hastalara göre daha yüksek olduğu da bugüne kadar yapılan araştırmalarla dengelenmiştir. Bu yüzden, karaciğer yağlanmasının önüne ne kadar geçersek, Covid-19 gibi hastalıklardan korunma ihtimalimiz de o kadar artar.
Peki NASH hastası bir birey Covid-19 geçirdikten sonraki dönemde nasıl tehlikelerle karşılaşıyor? Covid -19 ilaçları bu hastalarda potansiyel bir tehlike oluşturuyor mu?
Covid- 19 sürecini hafif ve orta şiddette atlatan hastalar belki semptom göstermiyor olabilir. Ancak bu hastalık ciğerlerde çok büyük tahribata yol açabiliyor. Covid-19’u çok ağır şiddetle geçiren hastalarda ise kullanılan ilaçlar karaciğerde yorulma ve dolayısıyla yağlanmaya yol açıyor. Yani aslında iki grup için de sonraki dönemde risk var. Bu yüzden NASH hastalığı için ‘covid’in sessiz katili’ ifadesini kullanıyoruz. Sinsice var olan bu hastalık özellikle Covid-19 sonrası dönemde kişilerde kalıcı zararlara yol açabiliyor. Bu noktada takviye edici gıdaların kullanımının da önemi artıyor. Özellikle içeriğinde deve dikeni(milk thistle) ve zerdeçal bulunan ayrıca kolin ile desteklenen ürünlerin kullanımını öneriyoruz.
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
İlginizi Çekebilir