© Sektorel 2021

Babasının rahatsızlığı ilham kaynağı oldu, yeni tedavi alternatifi geliştiriyor!

Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sinem Yaprak Karavana’nın yürütücülüğünü yaptığı BAP-ÖNAP projesi kapsamında geliştirilecek ürün ile diz protezi ameliyatında ve sonrasında oluşacak enfeksiyonun önüne geçilmesi hedefleniyor. Babasının yaşadığı diz protezi enfeksiyonundan ve sonrasındaki zorlu süreçten etkilenen Prof. Dr. Karavana, hem ameliyat sırasında kullanılacak hem de dize enjekte edilerek enfeksiyonu önleyecek bir ürün geliştirmeye karar verdi.

Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemizde oluşturduğumuz bilim üretme iklimi doğrultusunda akademisyenlerimiz, multidisipliner çalışmalar sonucu önemli projelere imza atmaya devam ediyor. Eczacılık ve Tıp fakültelerimiz hocalarının geliştirdiği ortak proje ile diz protezi ameliyatında ve sonrasında oluşabilecek enfeksiyon kaynaklı komplikasyonların önlenmesi hedefleniyor. Tedaviye yeni bir bakış açısı getirme potansiyeline sahip projeyi geliştiren akademisyenlerimizi tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum” dedi.

Diz protezi operasyonlarında enfeksiyon gelişiminin önemli bir komplikasyon olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sinem Yaprak Karavana “Diz protezi, dizde kireçlenme olarak bilinen aşınmış, yıpranmış eklem yüzeylerine bağlı olarak eklem hareketi kısıtlanan ve diz ağrısı çeken bireylerde uygulanan, kişinin yürüme ve dizini kıvırmasını ağrısız şekilde yapmasını sağlayarak yaşam kalitesinin iyileştiren bir cerrahi uygulamadır. Ancak her ameliyat gibi bazı komplikasyonları bulunmaktadır. Bunlardan en çok korkulanı ameliyattan sonra protez yapılan eklemde gelişen enfeksiyondur. Protez yapılan dizde enfeksiyon gelişmesi yapılan ameliyatın başarısını doğrudan etkilemekte, protezdeki gevşeme ya da ağrıdan dolayı hastanın yürümesini olumsuz yönde etkilemektedir. Enfekte diz protezi gelişen hastalarda uzun süreli hastaneye yatış, tekrarlayan ameliyatlar ve en önemlisi uzun süreli antibiyotik kullanımı gerekmektedir. Bu hastalara güçlü antibiyotikler verilse de diz ekleminde beklenen konsantrasyonlara ulaşılamamaktadır. Ayrıca yüksek dozda uzun süre antibiyotik kullanan hastalarda gerek böbreklerinde gerek karaciğerlerinde yan etkiler oluşabilmektedir. Enfeksiyon oluşumunda protez yüzeyine yerleşen mikroorganizmalar antibiyotiklerin geçişine engel olacak bir tabaka oluşturarak verilen antibiyotiklerin etkilerini de azaltmaktadır” diye konuştu.

“Babamın yaşadığı zorlu sürece bizzat tanık oldum”

Projenin geliştirilmesinde babasının rahatsızlığının önemli bir rol üstlendiği belirten Prof. Dr. Karavana, “Bu çalışmayı yapmaya karar vermemizdeki en önemli neden babamda meydana gelen diz protezi enfeksiyonu sonrasındaki zorlu süreci bizzat yaşamış olmamdır. Enfeksiyonun giderilmesi için babam aynı dizden iki kere ameliyat olmuş ve bu dönem de uzun süre antibiyotik ve ağrı kesici kullanmak zorunda kalmıştı. Şu anda bütün bu sıkıntılı dönemleri geride bırakmış olmamızı ve babamın sağlığına kavuşmasını Ege Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Anıl Murat Öztürk, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Meltem Taşbakan ve çalışma arkadaşlarına borçluyuz. Ayrıca Ege Üniversitesinin Tıp Fakültesinin sahip olduğu imkânların ve altyapının da bu başarılı sonuca ulaşılmasında önemi büyüktür. Bu zorlu tedavi süreci boyunca gerek hastaların gerek doktorların yaşadığı sorunları görünce başka bir tedavi alternatif üzerine fikir alışverişinde bulunmaya başladık ve Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve Tıp Fakültesinden hocalarımızla multidisipliner bir çalışma başlattık. Biz bu çalışmamızda, Tigesiklin etken maddesi kullanılarak nanopartikül yüklü jel ve in situ jel formülasyonlarını geliştirmeyi ve hayvanlarda oluşturacağımız enfekte diz modeli üzerinde etkinliğini göstermeyi hedefledik. Amacımız etken maddenin nanopartiküllerini içeren formülasyonların dizin içine ve protez üzerine uygulanabilmesi, bir kere uygulanmayla uzun süre etkili olması ve sistemik yan etkiye neden olmadan tedavi olanağı sağlanabilmesidir. Geliştirilecek bu jel hem protez üzerinde mikroorganizmaların yerleşimini engelleyecek hem de lokal tedavi olanağı sağlayacaktır. In situ jel formülasyonu ise eklem içine enjekte edilerek lokal etki için kullanılabilecektir” dedi.

“Ürünümüz patente dönüşme potansiyeline sahip”

Projenin patent potansiyeline sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Karavana, “Yaptığımız literatür araştırmasında benzer bir çalışmaya rastlamadığımız için çalışmamızın patent potansiyeli olduğunu da düşünmekteyiz. Şu anda planladığımız çalışmalarımızı başarıyla sonuçlandırdıktan sonra bir ilaç firmasıyla yapacağımız iş birliği ile çalışmalarımızı daha ileri aşamalara taşımayı planlıyoruz. Amacımız bu tür ameliyatlar yapılırken ilk protez konulması aşamasında cerrahlar tarafından kullanılacak ve böylelikle hastalarda protez enfeksiyonu gelişmesinin önüne daha kolay geçilmesini sağlayacak, ayrıca protez enfeksiyonu gelişmiş kişilerde poliklinik koşullarında dizin içine uygulanabilecek bir ilaç formülasyonu ile hastalar için hastaneye uzun süreli yatışlar gerektirmeden enfeksiyon kontrolünün başarı ile sağlayabilecek bir tedavi alternatifi geliştirmektir” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER